Rosa Parks refused to give up her seat for a white passenger.
- Rosa Parks, beyaz bir yolcuya koltuğunu bırakmayı reddetti.
Unfortunately, few passengers survived the catastrophe.
- Ne yazık ki, birkaç yolcu felaket atlattı.
There are a lot of people who believe that Tom really is a time traveler.
- Tom'un gerçekten bir zaman yolcusu olduğuna inanan bir sürü insan var.
The travelers are waiting to know the cause of the delay.
- Yolcular gecikmenin nedenini öğrenmeyi bekliyor.
And do the travellers remember him?
- Ve yolcular onu hatırlıyor mu?
Some have come to meet their friends and others to see theirs off.
- Bazıları arkadaşlarını karşılamak için geldiler ve diğerleri onlarınkini yolcu etmek için.
Did she go to the station to see her teacher off?
- O, öğretmenini yolcu etmek için istasyona gitti mi?
The liner called at Hong Kong.
- Yolcu gemisi Hong Kong'a uğradı.
The Orient Express was a luxury passenger train that ran between Paris, France and Istanbul, Turkey.
- Orient Express, Paris, Fransa ve İstanbul arasında çalışan lüks bir yolcu treniydi.
Two passenger trains crashed in Shanghai.
- İki yolcu treni Şangay'da çarpıştı.
I've just been to the airport to see off a friend who was leaving for Europe.
- Avrupa'ya giden bir arkadaşı yolcu etmek için havaalanına gittim.
Have you heard about the sinking of the Costa Concordia luxury cruise ship?
- Costa Concordia lüks yolcu gemisinin batışını duydun mu?
The cruise ship is sinking.
- Yolcu gemisi batıyor.
The crew found a stowaway.
- Mürettebat bir kaçak yolcu buldular.
Tom came to America as a stowaway on a ship.
- Tom bir gemide bir kaçak yolcu olarak Amerika'ya geldi.