Unfortunately, few passengers survived the catastrophe.
- Ne yazık ki, birkaç yolcu felaket atlattı.
The passengers who were injured in the accident were taken to the nearest hospital.
- Kazada yaralanan yolcular en yakın hastaneye götürüldü.
She provided the traveler with food and clothing.
- O, yolcuya yiyecek ve giyecek sağladı.
There are a lot of people who believe that Tom really is a time traveler.
- Tom'un gerçekten bir zaman yolcusu olduğuna inanan bir sürü insan var.
And do the travellers remember him?
- Ve yolcular onu hatırlıyor mu?
Did she go to the station to see her teacher off?
- O, öğretmenini yolcu etmek için istasyona gitti mi?
Some have come to meet their friends and others to see theirs off.
- Bazıları arkadaşlarını karşılamak için geldiler ve diğerleri onlarınkini yolcu etmek için.
The liner called at Hong Kong.
- Yolcu gemisi Hong Kong'a uğradı.
Two passenger trains crashed in Shanghai.
- İki yolcu treni Şangay'da çarpıştı.
The Orient Express was a luxury passenger train that ran between Paris, France and Istanbul, Turkey.
- Orient Express, Paris, Fransa ve İstanbul arasında çalışan lüks bir yolcu treniydi.
I've just been to the airport to see off a friend who was leaving for Europe.
- Avrupa'ya giden bir arkadaşı yolcu etmek için havaalanına gittim.
Have you ever been on a cruise ship?
- Hiç yolcu gemisinde bulundun mu?
The cruise ship is sinking.
- Yolcu gemisi batıyor.
Tom came to America as a stowaway on a ship.
- Tom bir gemide bir kaçak yolcu olarak Amerika'ya geldi.
The crew found a stowaway.
- Mürettebat bir kaçak yolcu buldular.