You had better go to bed right away, or your cold will get worse.
- Derhal yatmaya gitsen iyi olur, yoksa soğuk algınlığın daha da kötüleşir.
He had no choice but to run away.
- Onun kaçmaktan başka seçeneği yoktu.
He was absent from school because of illness.
- O, hastalık nedeniyle okulda yoktu.
Why did you absent yourself from class yesterday?
- Dün niçin sınıfta yoktun?
There was nothing but an old chair in the room.
- Odada eski bir sandalyeden başka bir şey yoktu.
I am not allergic to penicillin.
- Penisiline alerjim yok.
It's none of your business.
- Onun sizinle bir ilgisi yok.
That's none of your business.
- Sizinle bir ilgisi yok.
Hold your tongue, or you'll be killed.
- Dilini tut, yoksa öldürüleceksin.
Stand where you are or I'll kill you.
- Olduğun yerde kal yoksa seni öldürürüm.
She is lacking in common sense.
- O, sağduyudan yoksundur.
He is lacking in common sense.
- O, sağduyudan yoksundur.
Hiç paraları yok.
Why doesn't the list of languages include Maltese?
- Diller listesinde neden Malta dili yok?
Does she speak English, French or German?
- O İngilizce mi, Fransızca mı yoksa Almanca mı konuşuyor?