You had better go to bed right away, or your cold will get worse.
- Derhal yatmaya gitsen iyi olur, yoksa soğuk algınlığın daha da kötüleşir.
The boss asked Mr Brown to take charge of the office while she was away.
- Patron, Bay Brown'dan kendisi yokken işyerinin sorumluluğunu almasını istedi.
He was absent from school because of illness.
- O, hastalık nedeniyle okulda yoktu.
He was absent owing to illness.
- O, hastalık nedeniyle yoktu.
I've got nothing to say to him.
- Ona söyleyecek hiçbir şeyim yok.
There is nothing concealed that will not be revealed.
- Açığa çıkartılmayacak hiçbir sır yoktur.
That's none of your business.
- Sizinle bir ilgisi yok.
Half a loaf is better than none.
- Yarım somun ekmek hiç yoktan iyidir.
I certainly had no idea Tom was thinking about killing himself.
- Tom'un kendini öldürmeyi düşündüğüne dair kesinlikle fikrim yoktu.
Hold your tongue, or you'll be killed.
- Dilini tut, yoksa öldürüleceksin.
He must be lacking in common sense.
- Sağ duyudan yoksun olmalı.
She is lacking in common sense.
- O, sağduyudan yoksundur.
Hiç paraları yok.
It doesn't matter what he said.
- Söylediği şeyin hiçbir önemi yok.
Mary has nobody to talk with, but she doesn't feel lonely.
- Mary'nin konuşacak hiç kimsesi yok fakat o kendini yalnız hissetmiyor.