The boss asked Mr Brown to take charge of the office while she was away.
- Patron, Bay Brown'dan kendisi yokken işyerinin sorumluluğunu almasını istedi.
Tom can't trust Mary to look after his house while he's away.
- Tom o yokken Mary'nin onun eviyle ilgileneceğine güvenemiyor.
I was absent from school because of illness.
- Hastalık nedeniyle okulda yoktum.
He was absent owing to illness.
- O, hastalık nedeniyle yoktu.
There was nothing but an old chair in the room.
- Odada eski bir sandalyeden başka bir şey yoktu.
He has not less than 100 dollars.
- Onun 100 dolardan az parası yok.
I wanted some salt, but there was none in the jar.
- Biraz tuz istedim fakat kavanozda hiç yoktu.
Half a loaf is better than none.
- Yarım somun ekmek hiç yoktan iyidir.
Tom had no idea that Mary was a serial killer.
- Tom'un Mary'nin bir seri katil olduğuna dair hiçbir fikri yoktu.
Stand where you are or I'll kill you.
- Olduğun yerde kal yoksa seni öldürürüm.
He is lacking in common sense.
- O, sağduyudan yoksundur.
He must be lacking in common sense.
- Sağ duyudan yoksun olmalı.
Hiç paraları yok.
Mary has nobody to talk with, but she doesn't feel lonely.
- Mary'nin konuşacak hiç kimsesi yok fakat o kendini yalnız hissetmiyor.
Why doesn't the list of languages include Maltese?
- Diller listesinde neden Malta dili yok?