Tom can't trust Mary to look after his house while he's away.
- Tom o yokken Mary'nin onun eviyle ilgileneceğine güvenemiyor.
You had better go to bed right away, or your cold will get worse.
- Derhal yatmaya gitsen iyi olur, yoksa soğuk algınlığın daha da kötüleşir.
Why did you absent yourself from class yesterday?
- Dün niçin sınıfta yoktun?
He was absent owing to illness.
- O, hastalık nedeniyle yoktu.
There was nothing but an old chair in the room.
- Odada eski bir sandalyeden başka bir şey yoktu.
I am not allergic to penicillin.
- Penisiline alerjim yok.
Half a loaf is better than none.
- Yarım somun ekmek hiç yoktan iyidir.
That's none of your business.
- Sizinle bir ilgisi yok.
Stand where you are or I'll kill you.
- Olduğun yerde kal yoksa seni öldürürüm.
I certainly had no idea Tom was thinking about killing himself.
- Tom'un kendini öldürmeyi düşündüğüne dair kesinlikle fikrim yoktu.
She is lacking in common sense.
- O, sağduyudan yoksundur.
He is lacking in common sense.
- O, sağduyudan yoksundur.
Hiç paraları yok.
Mary has nobody to talk with, but she doesn't feel lonely.
- Mary'nin konuşacak hiç kimsesi yok fakat o kendini yalnız hissetmiyor.
Why doesn't the list of languages include Maltese?
- Diller listesinde neden Malta dili yok?