The government ordered their destruction thirty years ago.
- Hükümet otuz yıl önce onların yok edilmesini emretti.
Amid the seemingly endless destruction, a single flower bloomed.
The destruction of the condemned building will take place at noon.
We must exterminate them.
- Onları yok etmeliyiz.
Their job is to exterminate rats and mice.
- Onların işleri fareler ve sıçanları yok etmektir.
Overnight the rabbits had obliterated Tom's garden.
- Gece boyunca tavşanlar Tom'un bahçesini yok etmişti.
The shock wave came and obliterated everything and everyone.
- Şok dalgası geldi ve her şeyi ve herkesi yok etti.
The soldiers' mission was to destroy the bridge.
- Askerlerin görevi köprüyü yok etmekti.
He wanted to destroy it.
- O onu yok etmek istedi.