Even so ... she didn't have to slap me!
- Yine de... bana tokat atmak zorunda değildi!
It is nevertheless a good sentence.
- O yine de iyi bir cümle.
Now I live in a city. Nevertheless, the distance between my house and the large forest is only about a kilometer.
- Şimdi bir şehirde yaşıyorum. Yine de, evim ve büyük orman arasındaki mesafe yalnızca bir kilometre civarında.
Still, the war was not over.
- Yine de, savaş bitmedi.
Tom and Mary argue a lot, but they still get along quite well together.
- Tom ve Mary çok tartışırlar ama yine de birlikte oldukça iyi geçinirler.
All dogs are animals. However, that doesn't mean that all animals are dogs.
- Bütün köpekler hayvandır. Yine de bu bütün hayvanların köpek olduğu anlamına gelmez.
It was raining. However, they still went on their school trip.
- Yağmur yağıyordu. Ancak onlar yine de okul gezilerine devam ettiler.
You may not believe it, but it is nonetheless true.
- Sen buna inanmayabilirsin, ama yine de doğru.
There are seven billion people in the world, and yet I am nonetheless alone.
- Dünyada 7 milyar insan var, ve ben hâlâ yine de yalnızım.
We have yet to learn the truth.
- Yine de gerçeği öğrenmek zorundayız.
The sun was shining, yet it was cold.
- Güneş parlıyordu, yine de hava soğuktu.
Peter didn't come after all.
- Peter yine de gelmedi.
Jane didn't buy it after all.
- Jane yine de onu almadı.
Thanks for the offer, though.
- Öneri için teşekkürler yine de.
She came even though the weather was bad.
- O, kötü havaya rağmen yine de geldi.
He never did his work anyhow.
- Yine de o işini asla yapmadı.
That has been my experience anyhow.
- O yine de benim tecrübemdi,
My wife has faults. None the less, I love her.
- Karımın hataları var. Yine de, ben onu seviyorum.
I cannot go to the party, but thank you for inviting me all the same.
- Partiye gidemem, yine de beni davet ettiğin için teşekkür ederim.
He is rude, but I love him all the same.
- O kaba fakat yine de onu severim.
Tom didn't like it, but he bought it anyway.
- Tom ondan hoşlanmadı ama yine de onu satın aldı.
We objected, but she went out anyway.
- Biz itiraz ettik ama o yine de dışarı gitti.
At any rate, I can go out when it stops raining.
- Yine de, yağmur durduğunda dışarı çıkabilirim.
It's just five in the morning, but nevertheless it is light out.
- Henüz sabahın beşiydi ama yine de aydınlıktı.
Our trip was long, difficult and dangerous. We're just happy to be back home in one piece.
- Yolculuğumuz; uzun, çetin ve tehlikeliydi. Yine de evlerimize sağ salim döndüğümüz için mutluyuz.