yetiştir

listen to the pronunciation of yetiştir
Турецкий язык - Английский Язык
brought up

She brought up the three children alone. - O, üç çocuğu tek başına yetiştirdi.

My youngest brother was brought up by our grandmother. - En küçük erkek kardeşim, büyük annemiz tarafından yetiştirildi.

bring up

How does he bring up his children? - O, çocuklarını nasıl yetiştiriyor?

What does it matter how they bring up their own children? - Kendi çocuklarını nasıl yetiştirdiklerinin ne önemi var?

{f} grown

Rice is grown in rainy regions. - Pirinç yağışlı bölgelerde yetiştirilir.

Tea is widely grown in India. - Çay geniş ölçüde Hindistan'da yetiştirilir.

make grow
bring#up
yetiş
got on for
yetiş
get on for
yetiş
{f} overtaken
yetiş
overtook
yetiş
overtake

If you hurry, you will soon overtake her. - Eğer acele edersen yakında ona yetişirsin.

If you hurry, you will overtake him. - Acele edersen ona yetişirsin.

yetiş
catch up

I'll catch up with you later. - Daha sonra size yetişirim.

He'll soon catch up with Tom. - O yakında Tom'a yetişecek.

yetiş
grown at
yetiştir
Избранное