yetiştir

listen to the pronunciation of yetiştir
Турецкий язык - Английский Язык
brought up

She was well brought up by her parents. - O, anne ve babası tarafından iyi yetiştirildi.

My youngest brother was brought up by our grandmother. - En küçük erkek kardeşim, büyük annemiz tarafından yetiştirildi.

bring up

How do you bring up your children? - Sen çocuklarını nasıl yetiştiriyorsun?

How does she bring up her children? - O, çocuklarını nasıl yetiştiriyor?

{f} grown

Rice is grown in rainy regions. - Pirinç yağışlı bölgelerde yetiştirilir.

A lot of sugar cane is grown in Cuba. - Küba'da çok şeker kamışı yetiştirilir.

make grow
bring#up
yetiş
got on for
yetiş
get on for
yetiş
{f} overtaken
yetiş
overtook
yetiş
overtake

If you hurry, you will soon overtake her. - Eğer acele edersen yakında ona yetişirsin.

If you hurry, you will overtake him. - Acele edersen ona yetişirsin.

yetiş
catch up

I had to run to catch up with Tom. - Tom'a yetişmek için koşmak zorunda kaldım.

You walk on and I will catch up with you later. - Sen ilerle ve ben sana daha sonra yetişirim.

yetiş
grown at
yetiştir
Избранное