He was very gifted and talented.
- O çok kabiliyetli ve yetenekliydi.
You're a very gifted artist.
- Çok yetenekli bir sanatçısın.
The capable detective was assigned to investigate the cause of the tragedy.
- Yetenekli dedektif trajedinin nedenini araştırmak üzere atanmıştır.
Tom is a very capable teacher.
- Tom, çok yetenekli bir öğretmen.
You must be very talented, so as I!
- Sen, benim gibi çok yetenekli olmalısın.
The talented finance minister's ingenuity has helped his bankrupt nation to get out of the red.
- Yetenekli maliye bakanının yaratıcılığı batmış ulusunun kurtulması için yardımcı oldu.
He's skilled at videogames.
- O video oyunlarında yetenekli birisi.
Tom is skilled, isn't he?
- Tom yetenekli, değil mi?
They're able students.
- Onlar yetenekli öğrenciler.
Tom is an able cricket player.
- Tom yetenekli bir kriket oyuncusudur.
I think he's competent.
- Sanırım o yeteneklidir.
Tom is quite competent.
- Tom oldukça yetenekli.
That actor is both handsome and skillful.
- Bu aktör hem yakışıklı hem de yetenekli.
Tom is an accomplished swimmer.
- Tom yetenekli bir yüzücüdür.
Penguins are accomplished swimmers.
- Penguenler yetenekli yüzücülerdir.
You have great talent. You are truly gifted.
- Senin harika yeteneğin var. Sen gerçekten yeteneklisin.
He has a good art of talking.
- O, konuşma sanatında yeteneklidir.
I wasn't very efficient.
- Çok yetenekli değildim.
He has an aptitude for painting.
- O, ressamlık için yeteneklidir.
We were incredibly intelligent about some of the hazards that we faced.
- Biz karşılaştığımız tehlikelerin bazıları hakkında inanılmaz yetenekliydik.
Lisa is so skillful that she can even make screws and similar small objects for herself.
- Lisa o kadar yeteneklidir ki kendisi için vida ve benzeri küçük nesneleri bile yapabilir.
The team needs more skillful players.
- Bu takımın daha yetenekli oyunculara ihtiyacı var.
The girl lacked musical ability.
- Kız müzikal yetenekten yoksundu.
I showed them the difference of ability.
- Yetenek farkını onlara gösterdim.
Musical talent can be developed if it's properly trained.
- Düzgün bir şekilde eğitilirse müzikal yetenek geliştirilebilir.
Talent for music runs in their blood.
- Müzik için yetenek onların kanında akar.
To be a good translator, I think Tom needs to hone his skills a bit more.
- İyi bir tercüman olmak için, sanırım Tom yeteneklerini biraz daha geliştirmeli.
Tom is a skillful carpenter.
- Tom yetenekli bir marangozdur.
I'm proud of Tom's accomplishments.
- Tom'un yetenekleriyle gurur duyuyorum.
The more skills one masters, the greater contribution one can make to society.
- Bir insan ne kadar çok yetenek öğrenirse, topluma o kadar daha çok katkıda bulunur.
Students should develop their reading skills.
- Öğrenciler, okuma yeteneklerini geliştirmeliler.
He was very gifted and talented.
- O çok kabiliyetli ve yetenekliydi.
She is a gifted artist.
- Yetenekli bir sanatçıdır.
The amateur singer won first in the talent show hands down.
- Amatör şarkıcı eller aşağı yetenek yarışmasında birincilik ödülünü almıştır.
That actor is both handsome and skillful.
- Bu aktör hem yakışıklı hem de yetenekli.
You can't know his merits by his appearance.
- Onun görünüşüyle yeteneklerini bilemezsin.
He has an aptitude for painting.
- O, ressamlık için yeteneklidir.
I finally passed the aptitude test for higher management studies.
- Ben yüksek yönetim çalışmaları için nihayet yetenek sınavını geçtim.
You have good instincts.
- Senin güzel yeteneklerin var.
I'm proud of Tom's accomplishments.
- Tom'un yetenekleriyle gurur duyuyorum.