The Indians gave the settlers food.
- Hintliler yerleşimcilere yemek verdi.
The settlers did not always honor the treaties.
- Yerleşimciler, yapılan anlaşmalara her zaman saygı göstermediler.
Tom refused to settle down.
- Tom yerleşmeyi reddetti.
Tom says that he wants to settle down.
- Tom yerleşmek istediğini söylüyor.
He settled down in his armchair to listen to the music.
- O, müzik dinlemek için koltuğuna yerleşti.
They settled in Japan.
- Onlar Japonya'da yerleştiler.
They decided to settle in a suburb of London.
- Londra'nın bir banliyösüne yerleşmeye karar verdiler.
They are planning to settle in New Zealand.
- Yeni Zelandaya yerleşmeyi planlıyorlar.
This is residential property.
- Burası yerleşim bölgesidir.
A factory is not suitable for a residential district.
- Bir fabrika, bir yerleşim bölgesi için uygun değildir.