yerleştirilmemiş

listen to the pronunciation of yerleştirilmemiş
Турецкий язык - Английский Язык
unplaced
Not among the first three horses to finish a race
Not assigned a place

Until more detailed phylogenetic work is done to elucidate their true relationships, it seems best to leave all these species unplaced.

{a} having no place or employment
not one of the first three to finish in a race or competition
Not placed
not one of the first three in a race or competition
{s} lacking a place or placement
yerleş
ensconce
yerleş
settle

The settlers did not always honor the treaties. - Yerleşimciler, yapılan anlaşmalara her zaman saygı göstermediler.

Tom refused to settle down. - Tom yerleşmeyi reddetti.

yerleş
settle down

We moved into this house last month. We will settle down soon. - Bu eve geçen ay taşındık. Yakında yerleşeceğiz.

Let's all settle down here. - Hepimiz buraya yerleşelim.

yerleş
{f} settled

They settled in Japan. - Onlar Japonya'da yerleştiler.

He settled down in his armchair to listen to the music. - O, müzik dinlemek için koltuğuna yerleşti.

yerleş
{f} ensconcing
yerleş
settle in

They decided to settle in a suburb of London. - Londra'nın bir banliyösüne yerleşmeye karar verdiler.

They found it easy to settle in the United States. - Onlar Amerika Birleşik Devletleri'nde yerleşmeyi kolay buldular.

yerleş
embed
yerleş
populate
yerleş
reside

A factory is not suitable for a residential district. - Bir fabrika, bir yerleşim bölgesi için uygun değildir.

I would prefer to live in a residential area, not downtown. - Bir şehir merkezinde değil, bir yerleşim alanında yaşamayı tercih ederim.

yerleş
{f} site
yerleş
indwell
yerleştirilmemiş
Избранное