The settlers did not always honor the treaties.
- Yerleşimciler, yapılan anlaşmalara her zaman saygı göstermediler.
He settled down in his armchair to listen to the music.
- O, müzik dinlemek için koltuğuna yerleşti.
Tom says that he wants to settle down.
- Tom yerleşmek istediğini söylüyor.
We moved into this house last month. We will settle down soon.
- Bu eve geçen ay taşındık. Yakında yerleşeceğiz.
Call me when you get settled in.
- Yerleştiğin zaman beni ara.
He settled down in his native country.
- Anavatanına yerleşti.
They are planning to settle in New Zealand.
- Yeni Zelandaya yerleşmeyi planlıyorlar.
They decided to settle in a suburb of London.
- Londra'nın bir banliyösüne yerleşmeye karar verdiler.
A factory is not suitable for a residential district.
- Bir fabrika, bir yerleşim bölgesi için uygun değildir.
This is residential property.
- Burası yerleşim bölgesidir.