Do you like eating fish?
- Balık yemekten hoşlanır mısın?
Is there anyone else wanting to eat?
- Yemek yemek isteyen başka birisi var mı?
Dieticians are experts in the food industry.
- Diyetisyenler yemek branşında uzmandırlar.
In various Turkish restaurants, shishkabob is the main food.
- Çeşitli Türk restoranlarında, şiş kebap ana yemektir.
Is eating between meals really bad for your health?
- Öğünler arasında yemek yeme sağlığınız için gerçekten zararlı mıdır?
We ate a hasty meal and left immediately.
- Acele bir yemek yedik ve hemen ayrıldık.
We went out to dinner with two American men and two German ladies.
- Biz iki Amerikalı erkek ve iki Alman bayanla akşam yemeği yemek için çıktık.
Would you like to have dinner with me tonight?
- Bu akşam yemekte benimle olmak ister misin?
What kinds of meat dishes do you serve?
- Ne çeşit et yemeklerini servis yapıyorsunuz?
Steak and caviar are my favorite dishes.
- Biftek ve havyar benim favori yemeklerim.
Tom and Mary sat at an unpainted picnic table eating their lunch.
- Tom ve Mary öğle yemeklerini yerken boyanmamış bir piknik masasında oturdular.
After supper, she cleared the table.
- Yemekten sonra, masayı temizledi.
Tom eats only what he wants to eat.
- Tom sadece yemek istediğini yer.
My brother eats twice as much as I do.
- Erkek kardeşim benim yediğimin iki katı kadar yemek yiyor.
That couple spends quite a bit of money eating at nice restaurants.
- Şu çift güzel lokantalarda yemek yerken oldukça az para harcar.
If you want to lose weight, spend a day without meals.
- Eğer zayıflamak istiyorsan bir günü yemeksiz geçir.
Take one four times a day, after meals.
- Yemeklerden sonra günde dört kez alın.
Tom isn't able to always brush his teeth after meals.
- Tom her zaman yemeklerden sonra dişlerini fırçalayamaz.
Is eating red meat unhealthy?
- Kırmızı et yemek sağlıksız mıdır?
I've given up eating meat.
- Et yemekten vazgeçtim.
How did Noah keep the animals from eating each other?
- Nuh peygamber hayvanları birbirlerini yemekten nasıl uzak tuttu?
Mary keeps her best dishes in that cabinet.
- Mary en iyi yemek takımlarını o dolapta tutar.
Do you want to grab a bite to eat somewhere?
- Bir yerde yemek yemek için atıştırmak ister misin?
It's nearly lunchtime. Why don't we stop to have a bite to eat?
- Neredeyse öğle vakti. Neden bir lokma yemek için durmuyoruz.
You will soon get used to eating Japanese food.
- Yakında Japon yemeklerini yemeye alışırsın.
Getting food to Fort Sumter would be a very difficult job.
- Fort Sumter'a yemek götürmek zor olacak.
Not only has eating with your fingers continued throughout the centuries, but some scholars believe that it may become popular again.
- Parmaklarınızla yemek yemek sadece yüzyıllar boyu devam etmekle kalmadı, aynı zamanda bazı alimler onun tekrar popüler olabileceğine inanıyorlar.
A cooking course should be mandatory in schools.
- Yemek kursu okullarda zorunlu olmalı.
Are these dishes gluten free? Yes, of course, all of our dishes are gluten free.
- Bu yemekler glutensiz mi? Evet, elbette, yemeklerimizin hepsi glutensizdir.
Don't eat till the numbness wears off.
- Uyuşma geçene kadar yemek yeme.
The woman has two important questions to ask: What am I wearing? and what am I cooking?
- Kadının soracak iki önemli sorusu var: Ne giyiyorum ve ne yemek yapıyorum?
Have you seen the recipe book that I wrote?
- Benim yazdığım yemek tarifi kitabını gördün mü?
I've left out the nuts in this recipe because Delia's allergic to them.
- Delia'nın onlara allerjisi olduğu için bu yemek tarifinden fındıkları çıkarttım.
He might not have eaten for days.
- O günlerce yemek yememiş olabilir.
You don't have to eat it.
- Onu yemek zorunda değilsiniz.
They didn't feed you much, did they?
- Sana çok yemek vermediler, değil mi?
Tom forgot to feed his dog yesterday.
- Tom dün köpeğine yemek vermeyi unuttu.
Is eating 1,800 calories a day enough?
- Bir günde 1800 kalorilik yemek yeme yeterli midir?
Do you like eating fish?
- Balık yemekten hoşlanır mısın?
You eat good meals in this boardinghouse.
- Bu pansiyonda iyi yemek yersin.
The living room adjoins the dining room.
- Oturma odası yemek odasına bitişiktir.
Tom flipped on the dining room light.
- Tom yemek odası lambasını açtı.