I have no backup plan.
- Benim yedek planım yok.
Tom and Mary were my backup singers back when I used to perform.
- Eskiden konser verdiğimde Tom ve Mary arkada benim yedek şarkıcılarımdı.
I can not buy spare parts for this car.
- Bu araba için yedek parça alamam.
I don't have a spare shirt.
- Yedek bir gömleğim yok.
Perhaps we could find a substitute.
- Belki bir yedek bulabiliriz.
Tofu can be used as a substitute for meat.
- Tofu, et için bir yedek olarak kullanılabilir.
Do you have an extra key?
- Yedek anahtarın var mı?
He had a duplicate key made from that one.
- Ondan yapılmış bir yedek anahtarı vardı.
May I borrow a duplicate key for Room 360?
- Oda 360 için bir yedek anahtar alabilir miyim?
Can I get you a refill?
- Sana bir yedek alabilir miyim?