And what you do to me is a shame. - Evelyn Champagne King, in the song Shame.
Cover your shame!.
Shame on you for lying.
- Yalan söylediğin için yazıklar olsun.
It's a shame that concrete doesn't burn.
- Ne yazık ki beton yanmaz.
It is a pity that you can't join us.
- Ne yazık ki bize katılamazsın.
It's a pity that Mary has no sense of humor.
- Ne yazık ki Mary mizah duygusuna sahip değil.
Alas, she died young.
- Yazık, o genç yaşta öldü.
Alas, I've no time today. If I did, I'd go to the movies with you.
- Ne yazık ki, bugün vaktim yok. Eğer olsaydı seninle sinemaya giderdim.
It's a pity that Mary has no sense of humor.
- Ne yazık ki Mary mizah duygusuna sahip değil.
It's a pity that he can't get married to her.
- Ne yazık ki o onunla evlenemez.
What a pity that then we did not understand this.
- Ne yazık ki bunu o zaman anlamadık.
What a pity that she didn't tell me earlier.
- Ne yazık ki o bana daha önce söylemedi.