Tom told me to slow down.
- Tom yavaşlamamı söyledi.
Shouldn't we slow down?
- Yavaşlamamız gerekmiyor mu?
Business has really slowed down.
- İş gerçekten yavaşladı.
After the first year, the patient's recovery slowed to a standstill.
- Birinci yıldan sonra, hastanın iyileşmesi durma noktasında yavaşladı.