Hunting game is forbidden in this tranquil wilderness.
- Avcılık oyunu bu huzurlu vahşi doğada yasaklanmıştır.
Why did Adam eat the forbidden fruit?
- Adem'in yasak meyveyi neden yedi?
You are banned from entering this place.
- Bu yere giriş yasaklandı.
Barack Obama is aiming for an international ban on nuclear weapons, but is not against them in all wars.
- Barack Obama, nükleer silahlarla ilgili uluslararası bir yasaklamayı hedefliyor, fakat tüm savaşlarda onlara karşı değil.
A curfew was imposed on the city.
- Şehirde sokağa çıkma yasağı konuldu.
He was given a detention for being out after curfew.
- O, sokağa çıkma yasağından sonra dışarıda olduğu için göz altına alındı.
They don't say that it's prohibited there. In fact, they say that it's mandatory.
- Onlar bunun orada yasak olduğunu söylemezler. Aslında onun zorunlu olduğunu söylerler.
Over there, they don't say that it's prohibited. In fact, they say that it's mandatory.
- Orada, onlar onun yasak olduğunu söylemez. Aslında, onlar onun zorunlu olduğunu söyler.
It's illegal to walk on the grass, but what about running?
- Çimlerde yürümek yasak ama ya koşmak?
Prostitution, gambling, the use of narcotic substances, drunkenness, disorder, and all other illegal activities are STRICTLY FORBIDDEN.
- Fahişelik, kumar, uyuşturucu madde kullanımı, sarhoşluk, düzeni bozmak ve diğer yasadışı etkinlikler kesinlikle yasaklanmıştır.
My parents prohibited me from seeing Tom again.
- Ebeveynlerim Tom'u tekrar görmemi yasakladılar.
Parking is prohibited here.
- Burada parketme yasaktır.
It used to be taboo for women to smoke.
- Kadınların sigara içmesi yasaktı.
Sami and Layla continued their illicit love relationship.
- Sami ve Leyla yasak aşk ilişkilerine devam ettiler.
Parking is prohibited here.
- Burada parketme yasaktır.
My parents prohibited me from seeing Tom again.
- Ebeveynlerim Tom'u tekrar görmemi yasakladılar.
This is a restricted area.
- Bu yasak bir alandır.