Germs can only be seen with the aid of a microscope.
- Mikroplar sadece bir mikroskop yardımıyla görülebilir.
Do you still need my assistance?
- Hâlâ yardımıma ihtiyacınız var mı?
May I be of assistance?
- Yardım edebilir miyim?
The dictator had the absolute loyalty of all his aides.
- Diktatörün tüm yardımcıları ile ilgili mutlak sadakatı vardı.
Health workers aid people in need.
- Sağlık çalışanları ihtiyacı olan insanlara yardım eder.
Can you help me down?
- Bana yardım edebilir misin?
Yesterday I helped the father.
- Dün babama yardım ettim.
In return for helping you with your studies, I'd like to ask a small favor of you.
- Çalışmalarınızda size yardım karşılığında, ben sizden küçük bir iyilik rica ediyorum.
I called you because I need a favor.
- Bir yardıma ihtiyacım olduğu için seni aradım.
We'll help you rescue him.
- Onu kurtarmana yardım edeceğiz.
Tom wanted to help Mary rescue her baby.
- Tom Mary'nin bebeğini kurtarmasına yardım etmek istiyordu.
They assisted the painter financially.
- Mali olarak ressama yardım ettiler.
Motherhood and childhood are entitled to special care and assistance. All children, whether born in or out of wedlock, shall enjoy the same social protection.
- Ana ve çocuk özel ihtimam ve yardım görmek hakkını haizdir. Bütün çocuklar, evlilik içinde veya dışında doğsunlar, aynı sosyal korunmadan faydalanırlar.
Can I give you a hand?
- Yardım edebilir miyim?
Could you lend me a hand?
- Bana yardım edebilir misin?
The patient was quite beyond help, so that the doctors could do no more.
- Hasta yardım almanın ötesindeydi, onun için doktorlar daha fazlasını yapamadı.
Tom certainly helped make our party more fun.
- Tom kesinlikle partimizi daha eğlenceli yapmak için yardım etti.
Maybe I can be of service.
- Belki de yardımcı olabilirim.
In what way may I be of service to you?
- Size nasıl yardımcı olabilirim?
His last recourse will be to go to his father for help.
- Onun son başvurusu yardım için babasına gitmek olacak.
Thank you for being so supportive.
- Bu kadar yardımcı olduğun için teşekkür ederim.
I was trying to be supportive.
- Yardımcı olmaya çalışıyordum.
Tom helped us push the car.
- Tom arabayı itmemize yardımcı oldu.
My car is stuck in the mud. Could you help me push it out?
- Arabam çamura saplanmış. Onu dışarı itmem için bana yardımcı olabilir misin?
The three brothers must help one another.
- Üç erkek kardeş birbirlerine yardım etmeliler.
He often tells us we must help one another.
- Birbirimize yardım etmemiz gerektiğini sık sık söyler.
I thank you for your helpfulness.
- Yardımseverliğiniz için teşekkür ederim.
They gave me a hand to lift the fridge.
- Onlar buzdolabını kaldırmak için bana yardım ettiler.
Can you help me lift this?
- Bunu kaldırmama yardım eder misin?
Tom has been on the dole since the 6th of August, when he lost his job.
- Tom işini kaybettiğinde ağustosun altısından beri işsizlik yardımı alıyor.
Relief supplies were raced to the disaster area.
- Yardım malzemeleri felaket bölgesine hızla ulaştırılmıştır.
The cabinet asked the army to send a disaster relief mission to Okinawa.
- Kabine ordudan Okinawa'ya bir afet yardımı heyeti göndermesini istedi.
You can make it! Go for it. I'll stand by you.
- Onu yapabilirsin! Kim tutar seni. Yardımına hazır olacağım.
The committee is discussing social welfare.
- Kurul sosyal yardımı görüşüyor.
Sami was receiving welfare benefits.
- Sami sosyal yardımlar alıyordu.