Germs can only be seen with the aid of a microscope.
- Mikroplar sadece bir mikroskop yardımıyla görülebilir.
Do you still need my assistance?
- Hâlâ yardımıma ihtiyacınız var mı?
Motherhood and childhood are entitled to special care and assistance. All children, whether born in or out of wedlock, shall enjoy the same social protection.
- Ana ve çocuk özel ihtimam ve yardım görmek hakkını haizdir. Bütün çocuklar, evlilik içinde veya dışında doğsunlar, aynı sosyal korunmadan faydalanırlar.
Health workers aid people in need.
- Sağlık çalışanları ihtiyacı olan insanlara yardım eder.
Victims of the hurricane received financial aid from the government.
- Kasırga mağdurları hükümetten mali yardım aldı.
Yesterday I helped the father.
- Dün babama yardım ettim.
Can you help me down?
- Bana yardım edebilir misin?
I called you because I need a favor.
- Bir yardıma ihtiyacım olduğu için seni aradım.
Tom anonymously donated a million dollars to his favorite charity.
- Tom isimsiz bir şekilde sevdiği hayır kurumuna bir milyon dolar yardımda bulundu.
We'll help you rescue them.
- Onları kurtarmana yardım edeceğiz.
They went to the boy's rescue.
- Onlar çocuğun yardımına gittiler.
May I be of assistance?
- Yardım edebilir miyim?
Do you need our assistance?
- Yardımımıza ihtiyacın var mı?
Could you lend me a hand?
- Bana yardım edebilir misin?
Can I give you a hand?
- Yardım edebilir miyim?
Tom couldn't have been more helpful.
- Tom daha yardımsever olamazdı.
Tom certainly helped make our party more fun.
- Tom kesinlikle partimizi daha eğlenceli yapmak için yardım etti.
Room service. May I help you?
- Oda servisi. Size yardımcı olabilir miyim?
The service agent helped me solve my problem.
- Servis temsilcisi problemi çözmeme yardım etti.
His last recourse will be to go to his father for help.
- Onun son başvurusu yardım için babasına gitmek olacak.
She won an Oscar nomination for best supporting actress.
- O, en iyi yardımcı kadın oyuncu dalında Oscar adaylığını kazandı.
Tom called tech support for help.
- Tom yardım için teknik desteği aradı.
Tom helped us push the car.
- Tom arabayı itmemize yardımcı oldu.
My car is stuck in the mud. Could you help me push it out?
- Arabam çamura saplanmış. Onu dışarı itmem için bana yardımcı olabilir misin?
The three brothers must help one another.
- Üç erkek kardeş birbirlerine yardım etmeliler.
Friends should help one another.
- Arkadaş birbirlerine yardımcı olmalıdır.
I thank you for your helpfulness.
- Yardımseverliğiniz için teşekkür ederim.
Can you help me lift this?
- Bunu kaldırmama yardım eder misin?
They gave me a hand to lift the fridge.
- Onlar buzdolabını kaldırmak için bana yardım ettiler.
Tom has been on the dole since the 6th of August, when he lost his job.
- Tom işini kaybettiğinde ağustosun altısından beri işsizlik yardımı alıyor.
The cabinet asked the army to send a disaster relief mission to Okinawa.
- Kabine ordudan Okinawa'ya bir afet yardımı heyeti göndermesini istedi.
Tom absconded with all the money donated for earthquake relief.
- Tom deprem yardımı için bağışlanan tüm parayla birlikte kaçtı.
You can make it! Go for it. I'll stand by you.
- Onu yapabilirsin! Kim tutar seni. Yardımına hazır olacağım.
The committee is discussing social welfare.
- Kurul sosyal yardımı görüşüyor.
Sami was receiving welfare benefits.
- Sami sosyal yardımlar alıyordu.