Human beings are created to create things.
- İnsan oğlu bir şeyler yaratmak için yaratıldılar.
I have to create a new website.
- Yeni bir web sitesi yaratmak zorundayım.
Human beings are created to create things.
- İnsan oğlu bir şeyler yaratmak için yaratıldılar.
A woman must be a genius to create a good husband.
- Bir kadın iyi bir koca yaratmak için bir dahi olmalı.
It is not possible to conceive without perceiving.
- algılama olmadan yaratmak imkansızdır.
That's got to make a difference.
- O bir fark yaratmak zorunda.
I want to make a difference.
- Ben bir fark yaratmak istiyorum.
Investors must distinguish between genuine value creation and wishful thinking.
- Yatırımcılar, gerçek değer yaratma ile hüsnükuruntuyu ayırt etmeliler.
A nation creates music — the composer only arranges it.
- Bir ulus kendi müziğini yaratır - besteci yalnızca onu düzenler.
We don't want to create any new problems.
- Biz hiç yeni sorunlar yaratmak istemiyoruz.
I have to create a new website.
- Yeni bir web sitesi yaratmak zorundayım.
Human beings are created to create things.
- İnsan oğlu bir şeyler yaratmak için yaratıldılar.
God created the world.
- Allah dünyayı yarattı.
In the beginning God created the heaven and the earth.
- Başlangıçta Tanrı göğü ve yeri yarattı.
Your behavior is creating a lot of problems.
- Davranışın çok sayıda sorun yaratıyor.
Perform an experiment in creating a country from scratch.
- Sıfırdan bir ülke yaratmada bir deney gerçekleştirin.
People of Almaty, let us create a child-friendly city!
- Alma-Ata halkı, haydi çocuk dostu bir şehir yaratalım!
God created the world.
- Allah dünyayı yarattı.
Religion played a very important role in creating the various calendars still in use.
- Din hala kullanımda olan çeşitli takvimleri yaratmada çok önemli bir rol oynamıştır.
She's good at creating the narrative of a crime.
- O bir suçun öyküsünü yaratmada iyidir.