Tom survived the accident relatively unscathed.
- Tom kazayı nispeten yarasız atlattı.
Six hundred thousand men were killed or wounded.
- Altı yüz bin asker öldürüldü veya yaralandı.
Thousands were killed or wounded.
- Binlerce insan öldürüldü veya yaralandı
The injury caused the athlete great pain.
- Yara atletin büyük acı çekmesine sebep oldu.
The F1 champion Michael Schumacher sustained a serious head injury.
- F1 şampiyonu Michael Schumacher ciddi bir kafa yarasına maruz kaldı.
My canker hurts, so I can't really eat.
- Ağız yaram ağrıyor, bu yüzden gerçekten yemek yiyemiyorum.
Tom was hurt in a traffic accident.
- Tom bir trafik kazasında yaralandı.
Tom had a new scar on his forehead since the last time Mary had seen him.
- Tom'un alnında Mary onu son gördüğünden beri yeni bir yara vardı.
The wound left a scar on her arm.
- Yara kolunda bir iz bıraktı.
The nurses turned the patient regularly in order to prevent pressure sores.
- Hemşireler yatak yaralarını önlemek için düzenli olarak hastayı çevirdi.
Tom is still a little sore.
- Tom hâlâ biraz yaralı.
My canker hurts, so I can't really eat.
- Ağız yaram ağrıyor, bu yüzden gerçekten yemek yiyemiyorum.
I have a ulcer in my mouth.
- Ağzımda bir yaram var.
She touched the bruise on his arm.
- Onun kolundaki yaraya dokundu.
I fell down and bruised my knee.
- Düştüm ve dizimi yaraladım.