He often takes advantage of her ignorance.
- O, sık sık onun cahilliğinden yararlanır.
It would be to your advantage to prepare questions in advance.
- Soruları önceden hazırlamak senin yararına olur.
A wise man profits from his mistakes.
- Akıllı bir adam hatalarından yararlanır.
She profited from her stay in London and considerably improved her English.
- O, Londra'da kalmaktan yararlandı ve İngilizcesini büyük ölçüde geliştirdi.
He's not my boyfriend, it's just platonic love with benefits!
- O, benim erkek arkadaşım değil, sadece yararı olan platonik aşk.
You will benefit by a trip abroad.
- Yurt dışında bir gezi size yarar sağlayacaktır.
We're gonna make sure that no one is taking advantage of the American people for their own short-term gain.
- Biz hiç kimsenin kendi kısa vadeli kazançları için Amerikan halkından yararlanmadıklarından emin olacağız.
Their furniture was chosen for utility rather than style.
- Onların mobilyaları, tarz yerine yarar için seçildi.
All my efforts turned out to be useless.
- Tüm çabalarımın yararsız olduğu ortaya çıktı.
Properly used, certain poisons will prove beneficial.
- Uygun şekilde kullanılırsa, belirli zehirler yararlı olacaktır.
She thinks her job is pointless.
- O, işinin yararsız olduğunu düşünüyor.
I told you it wasn't pointless.
- Sana bunun yararsız olmadığını söyledim.
We are working in the interest of peace.
- Biz barış yararına çalışıyoruz.
Are you sure this is in Tom's best interest?
- Bunun Tom'un yararına olduğuna emin misin?
Eating fish is good for your health.
- Balık yemek sağlığın için yararlıdır.
He put her savings to good use.
- O, tasarruflarını yararlı şeylere yatırdı.
Iron is a useful metal.
- Demir yararlı bir metaldir.
A cow is a useful animal.
- İnek yararlı bir hayvandır.
Usefulness must be combined with pleasantness.
- Yararlılık keyif ile birleştirilmelidir.
I urged Keiko to stop using people for her own convenience.
- Kendi yararı için insanları kullanmayı bırakması için Keiko'ya baskı yaptım.
The public convenience should be respected.
- Kamu yararına saygı duyulmalıdır.
I availed myself of this favorable opportunity.
- Bu olumlu fırsattan yararlandım.
Is there any help available?
- İşe yarar bir yardım var mı?