The girl did nothing but cry.
- Kız ağlamaktan başka bir şey yapmıyor.
Did you do it by yourself?
- Onu kendin mi yaptın?
She doesn't know who built those houses.
- O bu evleri kimin yaptığını bilmiyor.
Why doesn't anybody translate my sentences?
- Neden kimse cümlelerimin çevirisini yapmıyor?
Translating sentences on Tatoeba is more fun than doing homework.
- Tatoeba'da cümleleri çevirmek ev ödevi yapmaktan daha eğlenceli.
You know what my idiot son's doing? Even now he's graduated from university he spends all his time playing pachinko instead of getting a job.
- Aptal oğlumun ne yaptığını biliyor musun? Şimdi bile o üniversiteden mezun olup iş bulmak yerine tüm zamanını pachinko oynayarak geçiriyor.
Can you do it in one day?
- Onu bir günde yapabilir misin?
You must do it yourself.
- Onu kendin yapmalısın.
In ethnic Iranian foods, you can see many products which are made of milk.
- Etnik İran gıdalarında, sütten yapılan birçok ürün görebilirsiniz.
Beer bottles are made of glass.
- Bira şişeleri camdan yapılır.
He is afraid of making mistakes.
- Hata yapmaktan korkuyor.
Making such a judgement may lead to wrong ideas.
- Öyle bir yargılama yapmak yanlış fikirlere yönlendirebilir.
Tom saved Mary's life by performing the Heimlich maneuver.
- Tom Heimlich manevrasını yaparak Mary'nin hayatını kurtardı.
They assisted him in performing the operation.
- Onlar onun operasyonu yapmasında yardım etti.
It can be done in a day.
- O, bir günde yapılabilir.
If it had not been for her help, you would never have done it.
- Onun yardımı olmasaydı asla onu yapamazdın.
Tom has made up his mind to go to Boston to study.
- Tom öğrenim yapmak için Boston'a gitmeye karar verdi.
This stool is made up of leather and wood.
- Bu tabure, deri ve tahtadan yapılmıştır.
I'm not quite sure what to make of this.
- Bununla ilgili ne yapacağımdan pek emin değilim.
What do you make of that?
- Onunla ilgili ne yaparsın?
Rio's carnival is held in February.
- Rio karnavalı şubat ayında yapılır.
The conference is to be held in Tokyo the day after tomorrow.
- Konferans öbür gün yapılacak.
They made John chairman of the committee.
- Onlar John'ı komite başkanı yaptı.
Many atrocities were committed during the war.
- Savaş boyunca birçok zulüm yapıldı.
Butter is made from milk.
- Tereyağı sütten yapılır.
She made coffee for all of us.
- O hepimiz için kahve yaptı.
The baby is asleep. Don't make a noise.
- Bebek uyuyor. Gürültü yapmayın.
Don't be afraid to make mistakes when speaking English.
- İngilizce konuşurken hata yapmaktan korkmayın.
He committed an illegal act.
- O, yasa dışı bir eylem yaptı.
Many atrocities were committed during the war.
- Savaş boyunca birçok zulüm yapıldı.