He studied the structure of her face.
For some, the structure of school life was oppressive.
There's lots of structure to be fished along the west shore of the lake; the impoundment submerged a town there when it was built.
This structure contains both date and timezone information.
The bridge is under construction.
- Köprü yapım aşamasındadır.
The rightmost lane is now under construction.
- En sağdaki şerit yapım aşamasındadır.
Skyscrapers are beautiful structures.
- Gökdelenler güzel yapılardır.
This is the most massive structure I have ever seen.
- Bu şimdiye kadar gördüğüm en büyük yapıdır.
A man cannot be made in a mold.
- Bir insan, bir kalıp içinde yapılamaz.
She has a robust constitution.
- Onun sağlam bir yapısı var.
The building was built in 1960.
- Bina 1960'ta yapıldı.
This building is made of stone.
- Bu bina taştan yapılmıştır.
The whole framework was made of iron.
- Bütün iskelet demirden yapıldı.
This is a picture frame made of plastic.
- Bu, plastikten yapılmış bir resim çerçevesi.
Chomsky is a structural linguist.
- Chomsky bir yapısal dil bilimcidir.
Esperanto is not only nominally but also structurally an international language.
- Esperanto sadece nominal olarak değil aynı zamanda yapısal olarak da uluslararası bir dildir.
No formal action was taken.
- Resmi bir işlem yapılmadı.
It is important that you attach your photo to the application form.
- Başvuru formuna fotoğrafınızı yapıştırmanız önemlidir.
Make yourself presentable.
- Kendinizi prezentabl yapın.
She knows how to make candy.
- Nasıl şekerleme yapılacağını bilir.
All you ever do is nitpick. I wish you could say something more constructive.
- Şu ana kadar yaptığın bütün şey her şeye kusur bulmak, keşke daha yapıcı bir şey söyleyebilsen.
I think we should use our time a bit more constructively.
- Bizim zamanı biraz daha yapıcı kullanmamız gerektiğini düşünüyorum.
India ink produces an interesting pattern when used as a dye.
- Çini mürekkebi boya olarak kullanıldığı zaman ilginç bir yapı üretir.
Those who intended to stay quickly adopted the island speech patterns, while those who did not, did not.
- Niyetli olmayanlar uyum sağlamazken, kalmaya niyetli olanlar adanın konuşma yapılarına çabucak uyum sağladılar.
You can adjust game configuration options when starting the game for the first time.
- Oyuna ilk kez başlarken oyunu yapılandırma seçeneklerini ayarlayabilirsiniz.
It is necessary to look more carefully into the demographic configuration of this region.
- Bu bölgenin demografik yapısına daha dikkatli bakılması gerekir.
Tom works out in a gym near his house.
- Tom evinin yakınındaki bir spor salonunda egzersiz yapıyor.
He works as a teacher, but actually he's a vampire.
- Öğretmenlik yapıyor ama aslında bir vampir.
The money was appropriated for building the gymnasium.
- Para spor salonunun yapımı için ayrılmıştır.
They are building a house.
- Onlar bir ev yapıyorlar.
Do you study chemistry?
- Kimya öğrenimi yapıyor musun?
Tom is majoring in chemistry.
- Tom kimyada ihtisas yapıyor.
Tom was given a blood transfusion.
- Tom'a kan nakli yapıldı.
As a result, people have got so used to being paid this way that they're uncomfortable with any other.
- Sonuçta, insanlar kendilerine bu şekilde ödeme yapılmasına öyle alışmışlar ki başka türlüsünden rahatsız oluyorlar.
Our rocket is being built.
- Bizim roket yapılıyor.
The building will be made of concrete on a steel framework.
- Yapı, çelik iskelet üzerine betondan yapılacaktır.
The whole framework was made of iron.
- Bütün iskelet demirden yapıldı.
Use the highest heat settings only when you're ironing fabrics made of natural fibers like cotton or linen.
- Sadece pamuk ve keten gibi doğal liflerden yapılmış kumaşları ütülerken en yüksek ısı ayarlarını kullanın.
Muscles are made of hundreds of thin fibers.
- Kaslar yüzlerce ince liften yapılmıştır.
The new edifice of the theatre looks very splendid.
- Tiyatronun yeni yapısı çok görkemli görünüyor.
The dress is made of a thin fabric.
- Elbise ince bir kumaştan yapılmıştır.
Use the highest heat settings only when you're ironing fabrics made of natural fibers like cotton or linen.
- Sadece pamuk ve keten gibi doğal liflerden yapılmış kumaşları ütülerken en yüksek ısı ayarlarını kullanın.
These socks are made from bamboo fibre.
- Bu çoraplar bambu lifinden yapılır.
The life preserver must be made of high quality materials.
- Cankurtaran yüksek kaliteli malzemelerden yapılmış olmalıdır.
Tom is doing everything within his power to improve the patients quality of life.
- Tom hastaların yaşam kalitesini iyileştirmek için gücü dahilinde her şeyi yapıyor.
Death is a disgusting thing that nature has to hide, and it does it well.
- Ölüm, doğanın gizlemesi gereken iğrenç bir şey ve bunu iyi yapıyor.
Visible from space, the Great Barrier Reef is the largest structure on Earth made by living organisms.
- Uzaydan görülebilen Great Barrier Reef, canlı organizmalar tarafından yapılan dünyadaki en büyük yapıdır.
My mother is making a cake.
- Annem bir pasta yapıyor.
My mother gave me a pair of gloves of her own making.
- Annem bana kendi yapımı bir çift eldiven verdi.
Because the personal computer here cannot change the system, nothing can be done.
- Buradaki kişisel bilgisayar sistemi değiştiremediği için hiçbir şey yapılamaz.
I need to configure this server with an appropriate firewall system.
- Uygun bir güvenlik duvarı sistemiyle bu sunucuyu yapılandırmam gerekiyor.