yapılabilir

listen to the pronunciation of yapılabilir
Турецкий язык - Английский Язык
producible
practicable
doable

We'll have to see what's doable. - Neyin yapılabilir olduğunu görmemiz gerekecek.

It's doable, but not easy. - Bu yapılabilir ama kolay değil.

feasible
viable
achievable
yap
do
yap
did

You didn't do a very good job, I said. - Çok iyi bir iş yapmadığını söyledim.

The girl did nothing but cry. - Kız ağlamaktan başka bir şey yapmıyor.

yap
does

He doesn't know who built those houses. - O bu evleri kimin yaptığını bilmiyor.

Why doesn't anybody translate my sentences? - Neden kimse cümlelerimin çevirisini yapmıyor?

kopyası yapılabilir
reproducible
manevra yapılabilir
maneuverable
yap
{f} doing

I'm doing it for you. - Bunu senin için yapıyorum.

Translating sentences on Tatoeba is more fun than doing homework. - Tatoeba'da cümleleri çevirmek ev ödevi yapmaktan daha eğlenceli.

yap
(Bilgisayar) do it

Can you do it in one day? - Onu bir günde yapabilir misin?

I want to do it myself. - Onu kendim yapmak istiyorum.

yap
made of

Beer bottles are made of glass. - Bira şişeleri camdan yapılır.

In ethnic Iranian foods, you can see many products which are made of milk. - Etnik İran gıdalarında, sütten yapılan birçok ürün görebilirsiniz.

yap
{f} making

He was guilty of making a mistake. - O, bir hata yapmaktan suçluydu.

He is afraid of making mistakes. - Hata yapmaktan korkuyor.

yap
{f} performing

Dr. Jackson is performing an autopsy. - Dr. Jackson otopsi yapıyor.

Tom saved Mary's life by performing the Heimlich maneuver. - Tom Heimlich manevrasını yaparak Mary'nin hayatını kurtardı.

yap
hold in
yap
{f} done

Having done my homework, I watched the baseball game on television. - Ev ödevimi yaptıktan sonra ,televizyonda beyzbol oyununu izledim.

She can't have done such a thing. - O öyle bir şey yapmış olamaz.

yap
made up

She made up her face in 20 minutes. - O, 20 dakika içinde yüzüne makyaj yaptı.

Tom has made up his mind to go to Boston to study. - Tom öğrenim yapmak için Boston'a gitmeye karar verdi.

yap
{f} make of

Tom and Mary aren't quite sure what to make of this. - Tom ve Mary, bununla ilgili ne yapacaklarından pek emin değildir.

Tom doesn't know what to make of this. - Tom bunun hakkında ne yapacağını bilmiyor.

yap
held in

Parliamentary elections will be held in Germany in 2017. - Parlamento seçimleri 2017'de Almanya'da yapılacak.

The conference is to be held in Tokyo the day after tomorrow. - Konferans öbür gün yapılacak.

yap
commit

They voted to create a committee. - Bir komite oluşturmak için oylama yaptılar.

The committee had a long session. - Komite uzun bir oturum yaptı.

yap
{f} made

She made coffee for all of us. - O hepimiz için kahve yaptı.

Beer bottles are made of glass. - Bira şişeleri camdan yapılır.

yap
make&
yap
make

The teacher is angry, so please do not make noise in the classroom! - Öğretmen kızgın, bu nedenle lütfen sınıfta gürültü yapmayın!

A good daughter will make a good wife. - İyi bir kız çocuğu, iyi bir eş yapacaktır.

yap
committed

Many atrocities were committed during the war. - Savaş boyunca birçok zulüm yapıldı.

He committed an illegal act. - O, yasa dışı bir eylem yaptı.

adli soruşturma yapılabilir
triable
alıntı yapılabilir
quotable
araları yapılabilir
reconcilable
indirim yapılabilir
allowable
konservesi yapılabilir
preservable
manevra yapılabilir
manoeuvrable [Brit.]
mikrodalgada yapılabilir
microwaveable
ne kadar çabuk yapılabilir
How quickly can this be done
tek başına yapılabilir
do it yourself
vade yapılabilir
deferrable
Английский Язык - Английский Язык

Определение yapılabilir в Английский Язык Английский Язык словарь

Yap
An atoll in the Caroline Islands of western Micronesia
yap
To bark; to yelp
yap
informal terms for the mouth
yap
A badly behaved child, a brat
yap
A bark; a yelp
yap
To talk, especially excessively
yap
{f} yelp, bark; talk noisily or foolishly; chatter
yap
The mouth, which produces speech
yap
An informal talk
yap
{i} yelp, bark; chatter, foolish talk; uncouth person; mouth (Slang)
yap
The high-pitched bark of a small dog
yap
Of a small dog, to bark
yap
If a small dog yaps, it makes short loud sounds in an excited way. The little dog yapped frantically. An island group and state of the Federated States of Micronesia in the western Caroline Islands of the western Pacific Ocean. Discovered by the Spanish in 1791, it became part of a Japanese mandate after 1920 and fell to U.S. forces in 1945. the sound a small dog makes when it yaps
yap
bark in a high-pitched tone; "the puppies yelped"
Датский Язык - Турецкий язык

Определение yapılabilir в Датский Язык Турецкий язык словарь

Yap
saçmalama
yapılabilir
Избранное