He teaches mathematics as well as English.
- İngilizcenin yanı sıra matematik de öğretir.
Contemporary Persian poems haven’t been known in west world as well as ancient ones.
- Eski olanlarının yanı sıra çağdaş Farsça şiirler batı dünyasında bilinmemektedir.
He speaks Spanish, not to mention English and German.
- İngilizce ve Almanca yanı sıra, İspanyolca konuşuyor.
Michael speaks Japanese, not to mention English.
- Michael İngilizcenin yanı sıra Japonca da konuşur.
Besides being a surgeon, he was a famous writer.
- Bir cerrah olmanın yanı sıra, o ünlü bir yazardı.
Besides that, I don't know how to dance.
- Bunun yanı sıra, nasıl dans edilir bilmiyorum.
In addition to English, he speaks German.
- İngilizcenin yanı sıra, Almanca da konuşur.
In addition to being a doctor, he is a writer.
- Bir doktor olmanın yanı sıra, o bir yazardır.
Along with Tokyo, Osaka is a center of commerce.
- Tokyo'nun yanı sıra Osaka bir ticaret merkezidir.
Besides English, she also speaks German.
- İngilizcenin yanısıra Almanca da konuşur.