yakalanma

listen to the pronunciation of yakalanma
Турецкий язык - Английский Язык
attack
pinch
capture

I can't let myself be captured. - Yakalanmama izin veremem.

Tom was afraid of being captured by the enemy. - Tom düşman tarafından yakalanmaktan korkuyordu.

contraction
yakala
caught

The old man caught a big fish. - Yaşlı adam büyük bir balık yakaladı.

She would have fallen into the pond if he had not caught her by the arm. - Eğer onu kolundan yakalamasaydı, göletin içine düşmüş olacaktı.

yakala
catch

Laws are like cobwebs, which may catch small flies, but let wasps and hornets break through. - Yasalar örümcek ağı gibidir, küçük sinekleri yakalayabilirler fakat yaban arısı ve eşek arılarının geçmesine izin verirler.

The man tried to catch hold of me by the collar. - Adam beni yakamdan yakalamaya çalıştı.

yakalanmak
arrested
yakala
{f} capture

If jumps too high the rat - it's captured by the cat. - Fare çok yükseğe sıçrasa da, kedi tarafından yakalanır.

We want to capture all the uniqueness of each language. And we as well want to capture their evolution through time. - Biz her dilin tüm benzersizliğini yakalamak istiyoruz. Ve biz zaman içinde onların evrimini de yakalamak istiyoruz.

yakalanmak
get caught

It's horrible to get caught in rush hour traffic. - İş çıkışındaki yoğun trafiğe yakalanmak korkunçtur.

Tom didn't want get caught. - Tom yakalanmak istemedi.

yakalanmak
come down with
yakalanmak
smite
yakalanmak
{f} catch

She won't leave the room, because she doesn't want to catch another cold. - O, başka bir soğuk algınlığına yakalanmak istemediğinden dolayı odadan ayrılmayacak.

I was afraid to catch a cold. - Ben soğuk algınlığına yakalanmaktan korktum.

yakala
snare

A fox isn't caught twice in the same snare. - Bir tilki aynı tuzakta iki kez yakalanmaz.

A fox was caught in the snare. - Kapanda bir tilki yakalandı.

yakala
(Bilgisayar) catch up

We'll catch up later. - Daha sonra yakalayacağız.

Of course I want to catch up! - Tabii ki yakalamak istiyorum!

yakalanmak
catch an infection
yakalanmak
to be caught

I don't want to be caught. - Yakalanmak istemiyorum.

Tom doesn't want to be caught. - Tom yakalanmak istemiyor.

yakalanmak
be caught

I didn't want to be caught. - Yakalanmak istemedim.

I don't want to be caught. - Yakalanmak istemiyorum.

yakalanmak
be arrested
yakalanmak
contract
yakalanmak
to be arrested
yakalanmak
hitch
yakalanmak
caught

Tom doesn't want to be caught. - Tom yakalanmak istemiyor.

Tom didn't want get caught. - Tom yakalanmak istemedi.

yakalanmak
get busted
yakalanmak
(Dilbilim) come over
yakalanmak
go down with something
yakalanmak
succumb
yakala
{f} grapple
yakala
{f} grappling
yakala
{f} nabbed

The robber was nabbed this morning. - Soyguncu bu sabah yakalandı.

yakala
{f} catching

The traffic accident prevented me from catching the train. - Trafik kazası treni yakalamamı engelledi.

I'm catching the 11:00 train. - 11:00 trenini yakalayacağım.

yakala
nab

The robber was nabbed this morning. - Soyguncu bu sabah yakalandı.

yakala
{f} capturing

I have created a perfect plan for capturing that crafty animal. - O kurnaz hayvanı yakalamak için mükemmel bir planı oluşturdum.

yakala
{f} collar

He grabbed me by the collar. - O, beni yakamdan yakaladı.

He seized the pickpocket by the collar. - Yankesiciyi yakasından yakaladı.

yakala
captured

He said Davis must be captured. - O, David'in yakalanması gerektiğini söyledi.

If jumps too high the rat - it's captured by the cat. - Fare çok yükseğe sıçrasa da, kedi tarafından yakalanır.

yakala
acquire
yakala
sick him
yakala
catsh
yakala
overtake
yakala
overtaken
yakala
nail

Where did you nail them? - Onları nerede yakaladın?

I think you nailed it. - Sanırım onu yakaladın.

yakala
overtook
yakalanmak
attaint
yakalanmak
be taken with
yakalanmak
to catch (an illness)
yakalanmak
incur
yakalanmak
to be spotted, be detected, be seen
yakalanmak
attack
yakalanmak
to be caught; to be arrested; to contract, to go down with sth, to catch
yakalanmak
to be caught; to be collared, be nabbed; to be seized
yakalanmak
be smitten with
yakalanmak
become infected
yakalanmak
to be caught in (the rain, a storm)
yakalanma
Избранное