yakışıklılar

listen to the pronunciation of yakışıklılar
Турецкий язык - Английский Язык

Определение yakışıklılar в Турецкий язык Английский Язык словарь

yakışıklı
handsome

My boyfriend is smart, handsome, and friendly too. - Erkek arkadaşım akıllı, yakışıklı, ve cana yakındır.

Felicja is married to a handsome man called Lazarz. - Felicja, Łazarz adında yakışıklı bir adamla evli.

yakışıklı
smart

My boyfriend is smart, handsome, and friendly too. - Erkek arkadaşım akıllı, yakışıklı, ve cana yakındır.

He's smart, handsome and polite. - O akıllı, yakışıklı ve kibardır.

yakışıklı
{s} shapely
yakışıklı
fine looking
yakışıklı
good looking

The transfer student in the other class is a super good looking guy. - Diğer sınıftaki nakil öğrenci süper yakışıklı bir tiptir.

He's really good looking. - O gerçekten yakışıklı.

yakışıklı
{i} stunner
yakışıklı
{s} well favored
yakışıklı
comely
yakışıklı
goodlooking
yakışıklı
brave
yakışıklı
personable
yakışıklı
sightly
yakışıklı
goodly
yakışıklı
good-looking

He's a good-looking man. - O yakışıklı bir adam.

Tom is a good-looking guy, but he's not too friendly. - Tom yakışıklı bir adamdır, ama çok samimi değil.

yakışıklı
handsome, good-looking (man)
yakışıklı
well favoured [Brit.]
yakışıklı
handsome, good-looking
yakışıklı
{s} well favoured
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение yakışıklılar в Турецкий язык Турецкий язык словарь

Yakışıklı
(Osmanlı Dönemi) MEVZUN
Yakışıklı
yordamlı
yakışıklı
Güzel, gösterişli (erkek): "Genç bir adamdır, ama hiç de yakışıklı sayılmaz."- Y. K. Karaosmanoğlu
yakışıklı
Güzel, gösterişli
Английский Язык - Турецкий язык

Определение yakışıklılar в Английский Язык Турецкий язык словарь

yakışıklı
dasein teoremi