yakış

listen to the pronunciation of yakış
Турецкий язык - Английский Язык
{f} befitting

Modesty is befitting to a young girl. - Alçak gönüllülük genç bir kıza yakışıyor.

befit

Modesty is befitting to a young girl. - Alçak gönüllülük genç bir kıza yakışıyor.

That kind of remark does not befit you. - O tür sözler size yakışmıyor.

yak
{f} lit

In order to see that picture better, I want to get a little closer. - O resmi daha iyi görmek için, biraz yaklaşmak istiyorum.

He lit another cigarette, but immediately put it out. - Diğer sigarayı yaktı fakat onu derhal söndürdü.

yak
combust

Pollutants like this derive mainly from the combustion of fuel in car engines. - Böyle kirleticiler çoğunlukla otomobil motorlarındaki yakıt tüketiminden kaynaklanmaktadır.

Tom's compost heap got so hot that it spontaneously combusted. - Tom'un gübre yığını o kadar çok ısındı ki o kendiliğinden yaktı.

yak
sear

The local police and the FBI formulated a search plan to capture the fugitives. - Yerel polis ve FBI kaçakları yakalamak için bir araştırma planı hazırladı.

yak
burn out

Violent fires soon burn out themselves. - Şiddetli yangınlar kısa sürede kendilerini tamamen yakarlar.

yak
{f} light

Burn this picture with a lighter. - Bu resmi çakmakla yak.

Switch on the light. I can't see anything. - Işığı yak. Bir şey göremiyorum.

yak
{f} kindling
yak
cremate

She cremated him against his wishes. - Onun isteklerinin aksine o onu yakarak kül etti.

Tom's body will be cremated. - Tom'un vücudu yakılacak.

yak
kindle

The wood was kindled, the flames arose, and a mouldering heap of ashes was soon all that remained of Mrs Askew and her fellow martyrs. - Koru yakıldı, alevler yükseldi, ve kısa sürede bayan Askew ve arkadaş şehitleriyle ilgili geriye kalan bütün şey dökülen bir küller yığınıydı.

yak
{f} lighted

Have you ever lighted a cigarette with a blowtorch? - Sen hiç bir pürmüzle sigara yaktın mı?

Tom lighted his candles. - Tom onun kandillerini yaktı.

yak
incinerate

Fadil wanted to incinerate Layla's body. - Fadıl, Leyla'nın cesedini yakmak istedi.

yak
{f} burning

Is the warrior burning the house? - Savaşçı evi yakıyor mu?

Many people were upset when they saw Tom burning the flag. - Tom'un bayrak yaktığını gördüklerinde birçok kişi üzgündü.

yak
yak
yak
(Tabiat Doğa) (hayvan, Fam: öküzgiller) [syn.: yak, yaban sığırı, Tibet sığırı] yak
yak
zool. yak
Английский Язык - Английский Язык

Определение yakış в Английский Язык Английский Язык словарь

yak
To talk, particularly informally but persistently, such as chatter
yak
A laugh
yak
An ox-like mammal native to the Himalayas and Tibet with dark, long and silky hair a horse like tail and a full, bushy mane
yak
A talk, particular an informal one such as chattering
yak
Vomit
yak
shorthand for kayak
yak
To vomit, usually as a result of excessive alcohol consumption
yak
There are several domesticated varieties, some of which lack the mane and the long hair on the flanks
yak
Called also chauri gua, grunting cow, grunting ox, sarlac, sarlik, and sarluc
yak
large long-haired wild ox of Tibet often domesticated
yak
{f} chat, gab, prattle
yak
An ox-like mammal native to the Himalayas and Tibet with dark, long and silky hair a horse like tail and a full bushy mane
yak
A yak is a type of cattle that has long hair and long horns. Yaks live mainly in the Himalayan mountains and in Tibet. an animal of central Asia that looks like a cow with long hair (gyak). yakked yakking to talk continuously about things that are not very serious, in a way that is annoying. Massive ox (Bos grunniens mutus) of high Tibetan plateaus. Bulls grow to 6 ft (1.8 m) at the shoulder hump. The wild yak's hair is black and short, except for a long, shaggy fringe on the flanks and tail. The horns spread outward and upward; the head is held low. Wild females and young live in large herds; mature bulls form smaller groups. Yaks graze on grass and require much water, eating snow in winter. Wild yaks are now endangered. Domestic yaks, which breed freely with domestic cattle, are used as pack, draft, milk, and beef animals. The hide provides leather; the tail, fly whisks; the fringe hair, ropes; the dried dung, fuel
yak
{i} long-haired ox of Tibet; act of talking too much or chattering
yak
large long-haired wild ox of Tibet often domesticated noisy talk
yak
Its tail is long and bushy, often white, and is valued as an ornament and for other purposes in India and China
yak
noisy talk
yak
To talk, particularly informally
yak
A talk, particular an informal one
yak
A bovine mammal (Poëphagus grunnies) native of the high plains of Central Asia
yak
To vomit, usually as a result of consuming alcohol
yak
Its neck, the outer side of its legs, and its flanks, are covered with long, flowing, fine hair
Турецкий язык - Турецкий язык
Yakmak işi veya biçimi
yak
Tibet yaylalarında yaşayan bir sığır
yak
Zoolojide, Bos grunnieus olarak tanımlanan, Tibet'te, Asya'nın bazı yörelerinde yabani veya evcil olarak yaşayan, kılları uzun öküz türü
yak
Tibet'te, Asya'nın bazı yörelerinde yabanî veya evcil olarak yaşayan, kılları uzun öküz türü (Bos grunniens)
yak
Tibet öküzü
yak
Tibet'te, Asya'nın bazı yörelerinde yabani veya evcil olarak yaşayan, kılları uzun öküz türü, Tibet öküzü, Tibet sığırı (Bos grunniens)
Английский Язык - Турецкий язык
yakış
Избранное