Yoğun yağış sebebiyle baraj taştı.
- Şiddetli yağmur yüzünden baraj kapakları patladı.
I called a cab, because it was raining.
- Bir taksi çağırdım çünkü yağmur yağıyordu.
I think it won't rain tomorrow.
- Bence yarın yağmur yağmayacak.
The street fight was interrupted with a hail of gunfire.
- Sokak kavgası, silah ateşi yağmuru ile kesildi.
The mafia boss was killed in a hail of machine gun fire.
- Mafya babası makineli tüfek ateşi yağmurunda öldürüldü.
The teacher was deluged with questions.
- Öğretmen soru yağmuruna tutuldu.
The road was wet from the rain.
- Yol yağmurdan ıslaktı.
I'm completely wet because of the heavy rain. Will you come and pick me up with your car?
- Sağanak yağmur nedeniyle tamamen ıslandım. Arabanla gelip beni alır mısın?
It has been raining for two days.
- İki gündür yağmur yağmaktadır.
It's been raining for about a week.
- Yaklaşık bir haftadır yağmur yağmaktadır.
A raindrop splashed on her cheek.
- Bir yağmur damlası onu yanağına sıçradı.
Now the first raindrops are already falling.
- Şimdi ilk yağmur damlası düşüyor.
We got caught in a rainstorm.
- Bir yağmur fırtınasında yakalandık.
I got caught in a rainstorm.
- Bir yağmur fırtınasında yakalandım.
This coat is rainproof.
- Bu palto yağmur geçirmez.
I wonder if the rainy season isn't coming soon.
- Yağmur mevsiminin yakında gelip gelmeyeceğini merak ediyorum.
The rainy season begins towards the end of June.
- Yağmur mevsimi haziran sonuna doğru başlar.
We hiked through a tropical rain forest when we visited Brazil.
- Brezilya'yı ziyaret ettiğimizde bir tropikal yağmur ormanını gezdik.
Last month, we collected five liters of rainwater.
- Geçen ay beş litre yağmur suyu topladık.
The rainwater evaporates on a hot day.
- Yağmur suyu sıcak bir günde buharlaşır.
It was pouring rain all morning long.
- Sabah saatlerinde şiddetli yağmur yağıyordu.
It poured for three days.
- Üç gün şiddetli yağmur yağdı.
Heavy rains fell for more than a day.
- Şiddetli yağmurlar bir günden daha fazla yağdı.
The rains came in torrents.
- Yağmurlar sel olarak geldi.
The heavy rain prevented us from going fishing.
- Şiddetli yağmur balık tutmaya gitmemizi engelledi.
The heavy rain made them put off their departure.
- Şiddetli yağmur, onların kalkışını erteledi.