I'm a stranger in these parts.
- Buralarda bir yabancıyım.
A dog barks at strangers.
- Bir köpek yabancılara havlar.
Being a foreigner, I couldn't catch on to the joke.
- Ben bir yabancı olduğum için, şakayı anlayamadım.
Don't poke fun at foreigners.
- Yabancılarla alay etme.
It's hard to learn a foreign language.
- Yabancı dil öğrenmek zordur.
Don't poke fun at foreigners.
- Yabancılarla alay etme.
The man was a total stranger.
- Adam tam bir yabancıydı.
I'm a stranger in these parts.
- Buralarda bir yabancıyım.
Earthlings became under alien surveillance that prevented a major war.
- Dünyalılar yabancı gözetim altına girdi ve büyük bir savaşı engelledi.
Aliens controlled Earth's progress in secret.
- Yabancılar gizlice Dünya'nın ilerlemesini kontrol etti.
Being unfamiliar with foreign languages, you'll never be able to understand the foreigner's silence.
- Yabancı dillerle yabancı olursan, yabancının sessizliğini asla anlayamazsın.
I'm unfamiliar with that term.
- Ben bu terime yabancıyım.
Tom will always be an outsider.
- Tom her zaman bir yabancı olacak.
You're not exactly an outsider.
- Sen tam olarak bir yabancı değilsin.
They are very xenophobic.
- Çok yabancı düşmanılar.
They tried to hide their xenophobia.
- Onlar yabancı düşmanlıklarını saklamaya çalıştılar.