I have a friend living in London.
- Londra'da yaşayan bir arkadaşım var.
Most living creatures in the sea are affected by pollution.
- Denizde yaşayan canlıların çoğu, kirlilikten etkilenir.
No living thing could live without air.
- Yaşayan hiçbir şey havasız yaşayamazdı.
Who lives without folly is not so wise as he thinks.
- Çılgınlık yapmadan yaşayan insan düşündüğü kadar akıllı değildir.
Elephants are the largest land animals alive today.
- Filler bugün yaşayan en büyük kara hayvanlarıdır.
Carl is the tallest man alive.
- Yaşayan en uzun adam Carl'dır.
When Tom was a kid, he became obsessed with the girl who lived across the street from him.
- Tom çocukken, onun karşısındaki caddede yaşayan kıza saplantılı oldu.
He despised those who lived on welfare.
- Refah içinde yaşayan insanları küçümsedi.
I have a friend living in London.
- Londra'da yaşayan bir arkadaşım var.
Tom has many friends living in Boston.
- Tom'un Boston'da yaşayan bir sürü arkadaşları var.
Aardvarks are solitary animals.
- Yerdomuzları yalnız yaşayan hayvanlardır.
Nobody lives in this house.
- Bu evde hiç kimse yaşamıyor.
Mike has a friend who lives in Chicago.
- Mike'ın Şikago'da yaşayan bir arkadaşı var.
I think that our living together has influenced your habits.
- Sanırım birlikte yaşamamız senin alışkanlıklarını etkiledi.
I love living with you.
- Sizinle yaşamayı seviyorum.
Long live the Tatoeba Project!
- Çok yaşa Tatoeba Projesi!
Long live the brotherhood of all peoples.
- Yaşasın tüm halkların kardeşliği.
Hurray! I have found it!
- Yaşasın! Ben onu buldum!
We love our mother almost without knowing it, without feeling it, as it is as natural as to live.
- Biz neredeyse bilmeden, hissetmeden annemiz severiz, çünkü o yaşamak kadar doğaldır.
Do you know where Miss Hudson lives?
- Bayan Hudson'un nerede yaşadığını biliyor musunuz?
What animals inhabit those islands?
- Şu adalarda hangi hayvanlar yaşar?
Indians inhabited this district.
- Yerliler bu bölgede yaşadılar.