All houses are supposed to be habitable.
- Tüm evlerin yaşanabilir olması gerekiyor.
European scientists have discovered a potentially habitable planet orbiting Proxima Centauri, the closest star to our solar system.
- Avrupalı bilim adamları, güneş sistemimize en yakın yıldız olan Proxima Centauri'nin çevresinde dolanan potansiyel olarak yaşanabilir bir gezegen keşfettiler.
After working hard all the weekend, finally we have a livable apartment!
- Tüm hafta sonu sıkı çalıştıktan sonra, nihayet yaşanabilir bir daireye sahibiz.
Please tell me where you will live.
- Lütfen bana nerede yaşayacağını söyle.
Mike has a friend who lives in Chicago.
- Mike'ın Şikago'da yaşayan bir arkadaşı var.
I think that our living together has influenced your habits.
- Sanırım birlikte yaşamamız senin alışkanlıklarını etkiledi.
She is used to living alone.
- Yalnız yaşamaya alışkın.
Long live the Soviet Union!
- Çok yaşa Sovyetler Birliği!
Long live the Tatoeba Project!
- Çok yaşa Tatoeba Projesi!
Hurray! I have found it!
- Yaşasın! Ben onu buldum!
Do you know where Miss Hudson lives?
- Bayan Hudson'un nerede yaşadığını biliyor musunuz?
Did you know that some foxes lived on this mountain?
- Bazı tilkilerin bu dağda yaşadığını biliyor muydun?
Animals inhabit the forest.
- Hayvanlar ormanda yaşar.
In this country, most of the inhabitants are Sunni Muslims.
- Bu ülkede yaşayanların çoğu Sünni Müslümandır.