The world's tropical rainforests are critical links in the ecological chain of life on the planet.
- Dünyadaki tropikal yağmur ormanları, gezegende yaşamın ekolojik zincirine kritik bağlantılıdır.
While there is life, there is hope.
- Yaşam olduğu sürece umut da olacaktır.
It was one of the most rewarding experiences of my life.
- Yaşamımın en değerli deneyimlerinden biriydi.
You don't need to be an artist in order to experience beauty every day.
- Her gün güzelliği yaşamak için sanatçı olmana gerek yok.
Human beings are not made to understand life, but to live it.
- İnsanlar hayatı anlamak için değil, yaşamak için yaratılmıştır.
The living beings of the past were very different from those of today.
- Geçmişteki yaşam bugünkünden çok farklıydı.
Ghost existence does not prove that there's life after death. They can be elements of another dimension.
- Hayalet varlığı ölümden sonra yaşamın olduğunu kanıtlamaz. Başka bir boyutun unsurları olabilir.
I'm sick of this hand-to-mouth existence.
- Kıt kanaat yaşamaktan usandım.
This was one of the best days of my life.
- Bu, yaşamımın en iyi günlerinden biriydi.
In his autobiography, he repeatedly refers to his unhappy school days.
- Öz yaşam öyküsünde, defalarca mutsuz okul günlerinden bahsediyor.
In addition to water, sunshine is absolutely necessary for plant life.
- Bitki yaşamı için, suya ek olarak güneş ışığı kesinlikle gereklidir.
Before that, there was no plant life in this region.
- Bundan önce, bu bölgede bitki yaşamı yoktu.
I like living with you.
- Seninle yaşamaktan hoşlanıyorum.
She is used to living alone.
- Yalnız yaşamaya alışkın.
Tom's problem is that he lives in his own bubble.
- Tom'un sorunu kendi dünyasında yaşamaktır.
Nobody lives in this house.
- Bu evde hiç kimse yaşamıyor.
Hayatını nasıl kazanıyorsun?
- Yaşamak için yaptığın iş nedir?
Mars'ta hayat var mı?
- Mars'ta yaşam var mı?