yağmalar

listen to the pronunciation of yağmalar
Турецкий язык - Английский Язык

Определение yağmalar в Турецкий язык Английский Язык словарь

yağ
oil

Oil and water don't blend. - Su ve yağ birbirine karışmaz.

Give me the metal bucket with the oil in it. - Bana içinde yağ olan metal kovayı ver.

Yağma
looting

Looting, raping, and plundering are common during wartime. - Yağma, tecavüz ve talan, savaş sırasında yaygındır.

We won't tolerate any looting. - Herhangi bir yağmalamaya katlanmayacağız.

yağma
{i} swag
yağma
{i} loot

The thieves divvied up the stolen loot among themselves. - Hırsızlar çalıntı yağmayı kendi aralarında böldü.

Let's go to loot the supermarket! - Süpermarketi yağmalamaya gidelim!

yağ
fat

The body converts extra calories into fat. - Vücut ekstra kaloriyi yağa dönüştürür.

I don't like a fat diet. - Yağlı bir diyeti sevmiyorum.

yağma
plunder

Looting, raping, and plundering are common during wartime. - Yağma, tecavüz ve talan, savaş sırasında yaygındır.

yağma
pillage

The Huns pillaged the village and burned it to the ground. - Hunlar köyü yağmaladılar ve onu yakıp kül ettiler.

Sami and Layla pillaged Farid's house. - Sami ve Leyla, Ferit'in evini yağmaladı.

yağ
{i} grease

The machine was clogged with grease. - Makine, yağdan tıkanmış.

yağ
flattery

Flattery won't get you anything. - Yağcılık sana hiçbir şey getirmeyecek.

Imitation is the sincerest form of flattery. - Taklit en samimi yağcılık biçimidir.

yağ
essential oil
yağ
ointment
yağ
(Otomotiv,Teknik) lube oil
yağ
(Biyokimya) lipid
yağma
snowing

Although it is snowing, I must go. - Kara yağmasına rağmen, gitmek zorundayım.

It's just started snowing. - Az önce kar yağmaya başladı.

yağma
(Kanun) robbery
yağma
{i} pour

It looks like it will start pouring any second now. Better take an umbrella. - Her an yağmaya başlayacak gibi. En iyisi şemsiye almak.

yağ
shortening
yağma
foray
yağma
despoilation
yağma
sack
yağma
depredation
yağ
the fat
yağ
oil; fat; grease; tallow; suet
yağ
tallow
yağ
auto. motor oil; lubricating grease
yağ
(cooking) oil; shortening; grease; fat; lard; butter; margarine, oleo, oleomargarine
yağ
oil; fat; grease; lubricant; ointment; mineral/vegetable oil; attar, essential oil; flattery, blarney
yağ
adipose
yağ
slush
yağ
(Anatomi) adeps
yağ
dripping
yağma
despoilment
yağma
despoliation
yağma
booty

The massacre in Norway and the recent rebellion and the booty in England, are dreadful in consideration of the circumstances that the world drifted into. - Norveç'te yaşanan katliam ve son günlerde İngiltere'deki ayaklanma ve yağma, dünyanın içine sürüklendiği durum itibarı ile dehşet vericidir.

yağma
sacking
yağma
raining; snowing; booty, loot, plunder, the sack, pillage çapul, talan
yağma
rapine
yağma
pelf
yağma
spoliation
yağma
spoil
yağma
razzia
yağma
ravin
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение yağmalar в Турецкий язык Турецкий язык словарь

YAĞMA
(Osmanlı Dönemi) Bir Türk boyu
YAĞMA
(Hukuk) Taşınır bir malın zilyedini veya suç yerinde bulunan bir başkasını cebir ve şiddet kullanarak veya şahsen veya malen büyük bir tehlikeye düşüreceğini bildirip tehdit ederek o malın teslimine yahut o malın kendi taraf. zaptına karşı zorlama
YAĞMA
(Osmanlı Dönemi) f. Zorla mal alma, çapul
Yağma
(Hukuk) GARET
Yağma
(Hukuk) NEHİP
Yağma
(Hukuk) TALAN
yağ
Birleşiminde stearik, oleik, palmitik asitlerle gliserin bulunan ve bunların oranlarına göre kıvamları değişen bitkisel veya hayvansal madde
yağ
Vücudun, atılması gereken amonyak, üre gibi bazı maddelerini içine alarak deriden sızan ve ter kokusunu veren madde
yağ
Birleşiminde stearik, oleik, palmitik asitlerle gliserin bulunan ve bunların oranlarına göre kıvamları değişen bitkisel veya hayvansal madde: "Yağ gelen yerden bal esirgenmez."- Atasözü
yağ
Vazelin, mazot gibi fizik nitelikleriyle yağları andıran ve sanayide kullanılan mineral madde: "Yağı tükenmiş motor gibi duraklamış, kalmıştı."- E. E. Talu
yağ
Güzel kokulu bitkilerden çıkarılan uçucu, kokulu ve sıvı madde
yağ
Vazelin, mazot gibi fizik nitelikleriyle yağları andıran ve sanayide kullanılan mineral madde
yağ
Itırlı bitkilerden çıkarılan uçucu, kokulu ve sıvı madde
yağma
Baskın veya zor kullanarak elde edilmiş olan
yağma
Yağmak işi
yağma
Birçok kişinin zor kullanarak ele geçirdikleri malı alıp kaçması, çapul, talan
yağma
Birçok kişinin zor kullanarak ele geçirdikleri malı alıp kaçması, çapul, talan: "Yağma ve hırsızlıkla güvenlik ve huzuru bozmaktadır."- F. R. Atay
yağma
Akıncıların düşman topraklarına yaptıkları baskın, çapul