I couldn't understand him at all. What about you?
- Onu hiç anlayamıyorum, peki ya sen?
What about you? Will you have orange juice, too?
- Ya sen? Sen de portakal suyu alır mısın?
It's a matter of either or.
- Bu bir ya ya da konusu.
Either come in or go out.
- Ya içeri gel ya da dışarı git.
If two past lovers can remain friends, it's either because they are still in love, or they never were.
- İki eski âşık arkadaş kalabiliyorsa, ya onlar hâlâ aşıktır ya da hiç olmadılar.
Yo homes, smell ya later!.
You have to be at least 36 inches high to go on this ride.
You are all supposed to do as I tell you.
You must do as I tell you.
You must do as I tell you.
You are all supposed to do as I tell you.
Siz insanları anlamıyorum.
- I do not understand you.
Merhaba, siz Bay Ogawa mısınız?
- Hello, are you Mr Ogawa?
Sen olmasaydın, o hâlâ hayatta olacaktı.
- If it hadn't been for you, he would still be alive.
Seni anlamak gerçekten çok zor.
- Understanding you is really very hard.
Bu kitabı sana vereceğim.
- I will give you this book.
Sana satranç oynamayı öğreteceğim.
- I will teach you to play chess.
Sizinle yaşamayı seviyorum.
- I love living with you.
Sizin bir öğretmen olduğunuzu biliyorum.
- I know that you're a teacher.
Yakında sizden haber almak için sabırsızlanıyorum.
- I am looking forward to hearing from you soon.
Tatoeba: Bizim sizden daha eski cümlelerimiz var.
- Tatoeba: We've got sentences older than you.
Senden oldukça memnunum.
- I am pretty pleased with you.
Ben senden daha güzelim.
- I am more beautiful than you.
Seni anlamak gerçekten çok zor.
- Understanding you is really very hard.
Artık seni sevmiyorum.
- I no longer love you.
Size patatesleri haşlayacağım.
- I'll boil you the potatoes.
Ben size seve seve yardımcı olacaktım, sadece şimdi çok meşgulüm.
- I would gladly help you, only I am too busy now.