If you do that, it will only bring about a contrary effect.
- Eğer bunu yaparsan,bu sadece aksi sonuçlar doğuracak.
His response was contrary to our expectations.
- Onun cevabı beklentilerimizin aksineydi.
You should go in the opposite direction.
- Aksi yöne gitmen gerekir.
I ran and ran; otherwise I might have been late.
- Ben koştum ve koştum, aksi takdirde geç kalabilirdim.
My impression of this government is that they need a more forceful economic policy, otherwise they'll encounter large problems in the future.
- Benim bu hükümet hakkındaki izlenimim onların daha güçlü bir ekonomik politikaya ihtiyaçları olduğu, aksi takdirde gelecekte büyük sorunlarla karşılaşacaklarıdır.
Don't be so perverse!
- O kadar aksi huylu olma!
On the days he doesn't take a nap, he's bad tempered.
- Şekerleme yapmadığı günlerde aksi olur.
Put the rubber boots on, or else you will get your feet wet!
- Kauçuk botları giyin, aksi halde ayağınızı ıslatırsınız!
I was ill, otherwise I would have attended the meeting.
- Ben hastaydım, aksi halde toplantıya katılırdım.
You must not be stubborn and should be friendly.
- Aksi olmamalısın ve arkadaş canlısı olmalısın.
If you do that, it will only bring about a contrary effect.
- Eğer bunu yaparsan,bu sadece aksi sonuçlar doğuracak.
And yet, the contrary is always true as well.
- Ne var ki aksi de her zaman doğrudur.
No, unfortunately; on the contrary.
- Hayır, ne yazık ki; aksine.
Red, as opposed to green, is a sign of danger.
- Kırmızı yeşilin aksine bir tehlike işaretidir.
She cremated him against his wishes.
- Onun isteklerinin aksine o onu yakarak kül etti.
She looks very young as against her husband.
- Kocasının aksine çok genç görünüyor.
Put the rubber boots on, or else you will get your feet wet!
- Kauçuk botları giyin, aksi halde ayağınızı ıslatırsınız!