Washing the car took longer than we expected.
- Arabayı yıkamak beklediğimizden daha uzun zaman aldı.
His work is washing cars.
- Onun işi arabaları yıkamaktır.
Is this dress wash-able?
- Bu elbiseyi yıkamak mümkün mü?
I helped my father wash his car.
- Babamın arabasını yıkamasına yardımcı oldum.
It's your turn to do the washing up. I did it yesterday.
- Bulaşıkları yıkama sırası sende. Dün ben yıkamıştım.
If you haven't the energy to do the washing up, get a dishwasher.
- Eğer bulaşık yıkamak için gücün yoksa, bir bulaşık makinesi al.
Tom doesn't have to wash the car. Mary's already washed it.
- Tom arabayı yıkamak zorunda değil. Mary onu zaten yıkadı.
Is this dress wash-able?
- Bu elbiseyi yıkamak mümkün mü?
Can you help me with the washing up?
- Bulaşık yıkamada bana yardımcı olabilir misin?
That shirt is very dirty. It needs washing before you go to school.
- O gömlek çok kirli. Okula gitmeden önce yıkanılması gerek.
I was just wondering how much it would cost to have my car washed and waxed.
- Ben sadece arabamı yıkatmanın ve cilalatmanın kaça mal olacağını merak ediyordum.
He got his car washed at the filling station.
- O, dolum istasyonunda arabasını yıkattı.
Wash the quinces thoroughly.
- Ayvaları iyice yıkayın.
While doing the wash she found a condom in the back pocket of her son's pants.
- Çamaşır yıkarken oğlunun pantolonunun arka cebinde bir prezervatif buldu.
Some people think that advertising is a form of brainwashing.
- Bazı insanlar reklamın bir beyin yıkama biçimi olduğunu düşünüyorlar.
What the media does is nothing but brainwashing.
- Medyanın yaptığı şey beyin yıkamadan başka bir şey değildir.
I want to wash up a little.
- Biraz bulaşık yıkamak istiyorum.
Washing dishes is something I don't really enjoy doing.
- Bulaşık yıkama gerçekten yapmaktan hoşlanmadığım bir şey.
She always got out of washing-up.
- O, her zaman bulaşık yıkamaktan kaytarırdı.
I hate doing the washing up, even more than cleaning the toilet.
- Bulaşık yıkamaktan nefret ederim, hatta tuvalet temizlemekten daha çok.
Mary washes her laundry by hand on a washboard.
- Mary çamaşırını çamaşır yıkama tahtasında elle yıkar.