Idleness leads to ruin.
- Tembellik yıkıma yol açar.
Those people ruin their government, but they don't know how to build it again.
- O insanlar hükümetlerini yıktılar ama onu tekrar nasıl inşa edeceklerini bilmiyorlar.
I'm old enough to remember the fall of the Berlin wall, said Hans.
- Hans Berlin duvarının yıkılmasını hatırlayacak kadar yaşlıyım dedi.
A few old buildings need to be demolished.
- Birkaç eski binanın yıkılması gerekiyor.
They're going to knock down that monument.
- Onlar o anıtı yıkacaklar.
A few old buildings need to be demolished.
- Birkaç eski binanın yıkılması gerekiyor.
It took three weeks to demolish the old house.
- Eski evi yıkmak üç hafta sürdü.
Tom ruined his favorite shirt by washing it in water that was too hot.
- Tom onu çok sıcak olan suda yıkayarak en sevdiği gömleğini mahvetti.
Tom found his house vandalized.
- Tom evini yakılmış yıkılmış buldu.
The old bridge is in danger of collapse.
- Eski köprü yıkılma tehlikesiyle karşı karşıya.
All the buildings on this block will be demolished.
- Bu bloktaki tüm binalar yıkılacak.
A few old buildings need to be demolished.
- Birkaç eski binanın yıkılması gerekiyor.