A devastating earthquake hit the state capital.
- Yıkıcı bir deprem eyalet başkenti vurdu.
They confirmed the importance of strengthening global precautions in order to prevent devastating losses.
- Onlar yıkıcı kayıpları önlemek için küresel önlemlerin güçlendirilmesinin önemini doğruladılar.
When a woman is united with the male, she becomes creative, when she isn't united with the male, she becomes destructive.
- Bir kadın bir erkekle birleşmiş olduğu zaman o yaratıcı olur, bir erkekle birleşmiş olmadığı zaman yıkıcı olur.
Indeed, computers are destructive.
- Gerçekten, bilgisayarlar yıkıcıdır.
Working shifts can be extremely disruptive to family life.
- Çalışma vardiyaları aile hayatı için son derece yıkıcı olabilir.