Its surface was as flat as a mirror.
- Onun yüzeyi bir ayna kadar düzdü.
The surface of the object is fairly rough.
- Nesnenin yüzeyi oldukça pürüzlü.
The two enemies were face to face.
- İki düşman yüz yüzeydi.
Both we and the Soviets face the common threat of nuclear destruction and there is no likelihood that either capitalism or communism will survive a nuclear war.
- Biz ve sovyetler nükleer yıkımın alışılmış tehditiyle yüz yüzeyiz ve hem kapitalizmin hem komunizmin nükleer bir savaşla mücadele etmesi olasılık dışı.
The Earth's cryosphere (the frozen water on our planet) currently covers about 10% of the Earth's surface.
- Dünya'nın kriosferi (gezegenimizdeki donmuş su), şu anda dünya yüzeyinin yaklaşık % 10'unu kaplar.
The ocean covers more than 70 percent of the surface of our planet.
- Okyanuslar gezegenimiz yüzeyinin yüzde 70'inden fazlasını kaplar.