I thanked him from the bottom of my heart.
- Ona yürekten teşekkür ettim.
She gave her guests a hearty reception.
- O konuklarını yürekten ağırladı.
It took guts to do what Tom did.
- Tom'un yaptığını yapmak yürek isterdi.
Tom is really courageous, isn't he?
- Tom gerçekten yürekli, değil mi?
Tom was amazingly courageous.
- Tom inanılmaz yürekliydi.
It was heartbreaking.
- O, yürek parçalayıcıydı.
The refugees' stories are heartbreaking.
- Mültecilerin hikayeleri yürek parçalayıcıdır.
Tom thinks that eating at a restaurant by himself is pathetic.
- Tom, bir restoranda tek başına yemek yemenin yürek parçalayıcı olduğunu düşünmektedir.