Another ten minutes' walk brought us to the shore.
- On dakikalık bir başka yürüyüş bizi kıyıya getirdi.
I take a walk every morning.
- Her sabah yürüyüşe çıkarım.
I don't mind walking.
- Yürüyüşe itirazım yok.
Yesterday I was caught in a shower on my way home from walking in the park.
- Dün, parktaki yürüyüşten evime giderken bir sağanağa yakalandım.
Every march is composed of just a few steps.
- Her yürüyüş sadece birkaç adımdan oluşur.
Every march is composed of separate steps.
- Her yürüyüş ayrı adımlardan oluşmaktadır.
I had a slight accident while trekking in Nepal.
- Nepal'de yürüyüş yaparken hafif bir kaza geçirdim.
We'd better cancel the hike.
- Yürüyüşü iptal etsek iyi olur.
The rough terrain checked the progress of the hikers.
- Engebeli arazi yürüyüşçülerin ilerlemesini frenledi.
He walks with an awkward gait because of an injury.
- O, yaradan dolayı garip bir yürüyüşle yürümektedir.
Horses have three gaits: Walking, trotting and galloping.
- Atların üç yürüyüşü vardır: yürüyüş, tırıs ve dörtnal.