She was so tired that she couldn't walk.
- Ayrıca o çok yoruldu, yürüyemiyor.
I'm too tired to walk.
- Yürüyemeyecek kadar çok yorgunum.
He is used to walking long distances.
- O uzun mesafe yürümeye alışkın.
Walking from the station to the house takes only five minutes.
- İstasyondan yürüyerek eve gitmek sadece beş dakika.
In order to swim, you have to learn to tread water first.
- Yüzme öğrenmek için öncelikle suda yürümeyi öğrenmelisin.
Do not walk outside this area.
- Bu alanın dışında yürümeyin.