yükselen

listen to the pronunciation of yükselen
Турецкий язык - Английский Язык
rising

Social unrest may come about as a result of the endless rising of prices. - Sürekli yükselen fiyatların bir sonucu olarak sosyal huzursuzluk çıkabilir.

A rising tide lifts all boats. - Yükselen bir gelgit tüm tekneleri kaldırır.

uphill
ascending
ascendent
ascendant
upgrade
soaring
raising
{i} towering
upward
risinq
orient
assurgent
yükselen burç
rising sign
yükselen burç
Rising sign, ascendant sign
yükselen değer
Adding Value
yükselen hava akımı
upcurrent
yükselen sıcak hava kitlesi
thermals
yüksel
{f} rose

The tower rose up against the blue sky. - Kule mavi gökyüzüne doğru yükseldi.

All sorts of rumors rose about her past. - Onun geçmişi hakkında her türlü söylenti yükseldi.

yüksel
went up

The rocket went up smoothly. - Roket sorunsuzca yükseldi.

The unemployment rate went up to 5% because of the recession. - İşsizlik oranı durgunluktan dolayı %5'e yükseldi.

yüksel
rise

Prices will continue to rise. - Fiyatlar yükselmeye devam ediyor.

The cost of living has risen. - Yaşamanın maliyeti yükseldi.

dalgalar halinde yükselen şey
billow
yüksel
tall

The tree was so tall that it towered over the garden wall. - Ağaç o kadar yüksekti ki bahçe duvarının üzerinde yükseldi.

yüksel
gone up

Why have coffee prices gone up? - Kahve fiyatları neden yükseldi?

My grades at school have gone up. - Okulda notlarım yükseldi.

yüksel
{f} risen

The cost of living has risen. - Yaşamanın maliyeti yükseldi.

Dear Brothers and Sisters, Jesus Christ is risen! Love has triumphed over hatred, life has conquered death, light has dispelled the darkness! - Sevgili kardeşlerim, Hazreti İsa yükseldi! Sevgi nefret üzerinde zafer kazandı, hayat ölümü ele geçirdi, ışık karanlığı dağıttı.

yüksel
{f} rising

In September, 1929, stock prices stopped rising. - Eylül 1929 da, hisse senedi fiyatları yükselişini durdurdu.

The yen is rising and the dollar is falling. - Yen yükseliyor dolar düşüyor.

yüksel
{f} tower

The tower rose up against the blue sky. - Kule mavi gökyüzüne doğru yükseldi.

The tree was so tall that it towered over the garden wall. - Ağaç o kadar yüksekti ki bahçe duvarının üzerinde yükseldi.

yüksel
got high
yüksel
get high

As global warming increases, sea levels get higher and higher. - Küresel ısınma artarken deniz seviyesi gittikçe yükseliyor.

yüksel
{f} buoy
yüksel
{f} towering
yüksel
go up

Every time cigarettes go up in price, many people try to give up smoking. - Her zaman sigara fiyatları yükseliyor, çok sayıda insan sigara içmeyi bırakmaya çalışıyor.

Prices will continue to go up. - Fiyatlar yükselmeye devam edecek.

Yüksel
(isim) Be lofty, be noble
beş günde bir yükselen ateş
quintan
birden hızla yükselen
skyrocketed
dalga dalga yükselen
billowy
dize kadar yükselen
knee-high
ekliptiğin yükselen noktası
ascendent
ekliptiğin yükselen noktası
ascendant
gitgide yükselen
rising
gittikçe yükselen ahenk
diapason
taşrada hızla yükselen genç profesyonel
rumpie
yeniden yükselen ateş
relapsing fever
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение yükselen в Турецкий язык Турецкий язык словарь

yükselen burç
Kişinin doğum anında, doğu ufkunda yükselen burca verilen addır. Yıldız haritasında, doğu ufuk çizgisine bakıldığında doğu tarafında bu burç gözükür. Yükselen burç astrolojide aynı zamanda birinci evin yönetcisidir
yükselen
Избранное