He stressed the convenient aspects of city life.
- Şehir hayatının elverişli yönlerini vurguladı.
Imagination affects every aspect of our lives.
- Hayal hayatlarımızın her yönünü etkilemektedir.
Tom is quite versatile, isn't he?
- Tom oldukça çok yönlü, değil mi?
Potatoes are very versatile.
- Patatesler çok yönlüdür.
I have a good sense of direction, so I don't get lost.
- Ben iyi bir yön duyusuna sahibim, bu yüzden kaybolmam.
A dreary landscape spread out for miles in all directions.
- Kasvetli bir manzara, her yöne millerce yayıldı.
The Way produces one, one produces two, two produces three, and three produces the myriad things.
- Yöntem biri, bir ikiyi, iki üçü, ve üç sayısız şeyleri üretir.
He asked me which way to go.
- Bana hangi yöne gideceğini sordu.
The flood diverted the course of the river.
- Sel nehrin yönünü değiştirdi.
Of course you can trust me. Have I ever given you a bum steer before?
- Elbette bana güvenebilirsin. Ben hiç daha önce seni yanlış yönlendirdim mi?
There's a trend these days towards small families.
- Bu günlerde küçük ailelere doğru bir yönelim var.
Be careful not to drive the wrong way on a one-way street.
- Tek yönlü bir caddede ters yönde sürmemeye dikkat edin.
This is a one-way street.
- Bu tek yönlü bir sokak.
I lost my bearings when I came out of the subway.
- Metrodan çıktığımda yönümü kaybettim.
I lost my bearings when I came out of the subway.
- Metrodan çıktığımda yönümü kaybettim.
This room's orientation is great.
- Bu odanın yönü harika.
Your sexual orientation is not something you can change.
- Cinsel yöneliminiz değiştirebileceğiniz bir şey değildir.
Tom is a well-rounded individual.
- Tom çok yönlü bir birey.
Tom is a well-rounded person.
- Tom çok yönlü bir kişi.
Is the road wide enough for two-way traffic?
- Yol, iki yönlü trafik için yeterince geniş mi?
We were rerouted because of weather.
- Havadan dolayı yönümüzü değiştirdik.
That person is elected by the majority party caucus.
- O kişi çoğunluk partisi yönetim kurulu tarafından seçilir.
A farewell party was held for the executive who was retiring.
- Emekli olan bir yönetici için bir veda partisi düzenlendi.
I heard Tom's side of the story.
- Tom'un hikaye yönünü duydum.
Today I'm going to show you another side of me.
- Bugün size başka bir yönümü göstereceğim.
Japanese differ from American in many respects.
- Japonlar Amerikalılardan birçok yönden farklıdır.
England resembles Japan in many respects.
- İngiltere birçok yönden Japonya'ya benzer.
Tom certainly doesn't have a very good sense of direction.
- Tom'un kesinlikle çok iyi bir yön duyusu yok.
I have a good sense of direction, so I don't get lost.
- Ben iyi bir yön duyusuna sahibim, bu yüzden kaybolmam.
We've seen all-round improvements lately.
- Hepimiz son zamanlarda çok yönlü iyileştirmeler gördük.
Tom said that he was ambidextrous.
- Tom, çok yönlü olduğunu söyledi.
Tom said that Mary was ambidextrous.
- Tom, Mary'nin çok yönlü olduğunu söyledi.
There's a very sophisticated background.
- Çok yönlü bir özgeçmişi var.