yönetiyor

listen to the pronunciation of yönetiyor
Турецкий язык - Английский Язык
runs
Third-person singular simple present indicative form of run
plural form of run
(the runs) Diarrhea/diarrhoea
Panicked withdrawal of money by worried depositors
Third-person singular indicative present tense of to run
The tunnels that connect burrows, mainly beneath Phaeran Varying in size and length, most are unpaved and serve not only as routes for human travel on foot, but also as byways for electrical wiring and water pipes
deep areas in a stream where water flows fast with little or no turbulence
Blemishes on the film that are caused by excessive flow of the coating
plural of run
Diarrhea/diarrhoea
Sagging and curtaining of a coating or paint film, usually caused by improper thinning, excessive film build or poor application techniques
yönet
manage

The owners appointed him manager. - Sahipler, onu yönetici olarak atadılar.

He made a favorable impression on his bank manager. - O, banka yöneticisinde olumlu bir izlenim bıraktı.

yönet
{f} governing

Inertia is an important governing law. - Atalet önemli bir yönetim yasasıdır.

yönet
{f} mastermind

Tom masterminded his father's death. - Tom babasının ölümünü yönetiyor.

yönet
{f} conduct

I think Griffith conducts the orchestra brilliantly. - Griffith'in orkestrayı dahice yönettiğini düşünüyorum.

He conducts his business very well. - O işini çok iyi yönetir.

yönet
{f} rule

Who ruled this country? - Bu ülkeyi kim yönetti?

The hand that rocks the cradle rules the world. - Beşik sallayan el dünyayı yönetir.

yönet
administrate
yönet
{f} ruling

Fight back against the oppression of the ruling elite. - Yöneten seçkinlerin zulmüne karşı direnin.

yönet
administer

The ministry administers the internal affairs. - Bakanlık iç işlerini yönetir.

The priest administered Extreme Unction. - Rahip kutsal yağ sürme ayinini yönetti.

yönet
govern

The austerity measures that many city governments have implemented are hugely unpopular. - Pek çok kent yöneticilerinin uyguladığı kemer sıkma politikası son derece sevimsizdir.

Everyone has the right to take part in the government of his country, directly or through freely chosen representatives. - Her şahıs, doğrudan doğruya veya serbestçe seçilmiş temsilciler vasıtasıyla, memleketin kamu işleri yönetimine katılmak hakkını haizdir.

yönet
{f} managing

How are other people managing? - Diğer insanlar nasıl yönetiyor?

I want to become better at managing my time. - Zamanımı yönetmekte daha iyi olmak istiyorum.

yönet
regiment
yönet
direct

Everyone has the right to take part in the government of his country, directly or through freely chosen representatives. - Her şahıs, doğrudan doğruya veya serbestçe seçilmiş temsilciler vasıtasıyla, memleketin kamu işleri yönetimine katılmak hakkını haizdir.

We've flattered the director's vanity. - Biz yöneticinin kibrini pohpohladık.

yönet
captain
yönet
directed

The pigs did not actually work, but directed and supervised the others. - Aslında domuzlar çalışmadı fakat diğerlerini yönetti ve denetledi.

In the year 1808, he directed an orchestra in Bamberg. - 1808yılında Bamberg'te bir orkestra yönetti.

yönetiyor
Избранное