He is the manager of the marketing department.
- O, pazarlama bölümü yöneticisidir.
He made a favorable impression on his bank manager.
- O, banka yöneticisinde olumlu bir izlenim bıraktı.
Inertia is an important governing law.
- Atalet önemli bir yönetim yasasıdır.
Tom masterminded his father's death.
- Tom babasının ölümünü yönetiyor.
Who is conducting the orchestra tonight?
- Bu gece orkestrayı kim yönetiyor?
I think Griffith conducts the orchestra brilliantly.
- Griffith'in orkestrayı dahice yönettiğini düşünüyorum.
The hand that rocks the cradle rules the world.
- Beşik sallayan el dünyayı yönetir.
The ruler was overthrown and banished from the country.
- Yönetici devrildi ve ülkeden sürüldü.
Fight back against the oppression of the ruling elite.
- Yöneten seçkinlerin zulmüne karşı direnin.
The city of Aachen is administered as an independent district.
- Aachen kenti bağımsız bölge olarak yönetilmiş.
The ministry administers the internal affairs.
- Bakanlık iç işlerini yönetir.
That island was governed by France at one time.
- O ada bir zamanlar Fransa tarafından yönetildi.
The austerity measures that many city governments have implemented are hugely unpopular.
- Pek çok kent yöneticilerinin uyguladığı kemer sıkma politikası son derece sevimsizdir.
I want to become better at managing my time.
- Zamanımı yönetmekte daha iyi olmak istiyorum.
How are other people managing?
- Diğer insanlar nasıl yönetiyor?
Everyone has the right to take part in the government of his country, directly or through freely chosen representatives.
- Her şahıs, doğrudan doğruya veya serbestçe seçilmiş temsilciler vasıtasıyla, memleketin kamu işleri yönetimine katılmak hakkını haizdir.
Anime director Satoshi Kon died of pancreatic cancer on August 24, 2010, shortly before his 47th birthday.
- Anime yönetmeni Satoshi Kon, kırk yedinci doğum gününden kısa süre önce 24 Ağustos 2010 tarihinde pankreas kanserinden öldü.
The policewoman directed traffic.
- Kadın polis trafiği yönetti.
The pigs did not actually work, but directed and supervised the others.
- Aslında domuzlar çalışmadı fakat diğerlerini yönetti ve denetledi.