yönetilen

listen to the pronunciation of yönetilen
Турецкий язык - Английский Язык
directed
Simple past tense and past participle of direct
Having the properties of a directed graph
In a manner emphasizing one's point of view
{a} ordered, shown, pointed, aimed
panihita: applied, bent on, directed
past of direct
(often used in combination) having a specified direction; "a positively directed vector"; "goal-directed
{s} aimed, pointed, guided
manageable by a supervising agent; "a directed program of study"
(often used in combination) having a specified direction; "a positively directed vector"; "goal-directed"
In a manner emphasizing ones point of view
» Every arc is traversed in its forward direction
yönet
manage

He made a favorable impression on his bank manager. - O, banka yöneticisinde olumlu bir izlenim bıraktı.

Your success depends a lot on how your manager and other people in the office perceive you. - Sizin başarınız daha çok sizin yöneticinizin ve bürodaki diğer insanların sizi nasıl algıladığına bağlıdır.

yönetilenler
ruled
yönet
{f} governing

Inertia is an important governing law. - Atalet önemli bir yönetim yasasıdır.

yönet
{f} mastermind

Tom masterminded his father's death. - Tom babasının ölümünü yönetiyor.

yönet
{f} conduct

Who is conducting the orchestra tonight? - Bu gece orkestrayı kim yönetiyor?

A conductor directs an orchestra. - Bir orkestra şefi bir orkestrayı yönetir.

yönet
{f} rule

Who ruled this country? - Bu ülkeyi kim yönetti?

It is love that rules the world. - Dünyayı yöneten aşktır.

yönet
administrate
yönet
{f} ruling

Fight back against the oppression of the ruling elite. - Yöneten seçkinlerin zulmüne karşı direnin.

yönet
administer

The priest administered Extreme Unction. - Rahip kutsal yağ sürme ayinini yönetti.

The ministry administers the internal affairs. - Bakanlık iç işlerini yönetir.

yönet
govern

India was governed by Great Britain for many years. - Hindistan uzun yıllardır Birleşik Krallık tarafından yönetildi.

Everyone has the right to take part in the government of his country, directly or through freely chosen representatives. - Her şahıs, doğrudan doğruya veya serbestçe seçilmiş temsilciler vasıtasıyla, memleketin kamu işleri yönetimine katılmak hakkını haizdir.

yönet
{f} managing

Tom is now managing the business for his father. - Tom artık babası için işletmeyi yönetiyor.

How are you managing it? - Onu nasıl yönetiyorsun?

yönet
regiment
hava basıncı ile yönetilen pistonlu fren
managed by the air pressure brake piston
hükümdarla yönetilen ülke
governed by rulers of the country
yönet
direct

We've flattered the director's vanity. - Biz yöneticinin kibrini pohpohladık.

Anime director Satoshi Kon died of pancreatic cancer on August 24, 2010, shortly before his 47th birthday. - Anime yönetmeni Satoshi Kon, kırk yedinci doğum gününden kısa süre önce 24 Ağustos 2010 tarihinde pankreas kanserinden öldü.

birkaç devletin egemenliği ile yönetilen ülke
condominium
imalatçı tarafından yönetilen envanter
(Askeri) vendor managed inventory
kolay yönetilen
wieldy
piskoposlarca yönetilen
episcopal
yönet
captain
yönet
directed

In the year 1808, he directed an orchestra in Bamberg. - 1808yılında Bamberg'te bir orkestra yönetti.

The pigs did not actually work, but directed and supervised the others. - Aslında domuzlar çalışmadı fakat diğerlerini yönetti ve denetledi.

yönetilen
Избранное