yöneterek

listen to the pronunciation of yöneterek
Турецкий язык - Английский Язык
ruling
governing
managing
yönet
manage

His wife knows how to manage him when he gets angry. - O kızgın olduğunda karısı onu nasıl yöneteceğini bilir.

He made a favorable impression on his bank manager. - O, banka yöneticisinde olumlu bir izlenim bıraktı.

yönet
{f} governing

Inertia is an important governing law. - Atalet önemli bir yönetim yasasıdır.

yönet
{f} mastermind

Tom masterminded his father's death. - Tom babasının ölümünü yönetiyor.

yönet
{f} conduct

Who is conducting the orchestra tonight? - Bu gece orkestrayı kim yönetiyor?

A conductor directs an orchestra. - Bir orkestra şefi bir orkestrayı yönetir.

yönet
{f} rule

The hand that rocks the cradle rules the world. - Beşik sallayan el dünyayı yönetir.

It is love that rules the world. - Dünyayı yöneten aşktır.

yönet
administrate
yönet
{f} ruling

Fight back against the oppression of the ruling elite. - Yöneten seçkinlerin zulmüne karşı direnin.

yönet
administer

The ministry administers the internal affairs. - Bakanlık iç işlerini yönetir.

The mayor administers the affairs of the city. - Belediye başkanı kent işlerini yönetir.

yönet
govern

Everyone has the right to take part in the government of his country, directly or through freely chosen representatives. - Her şahıs, doğrudan doğruya veya serbestçe seçilmiş temsilciler vasıtasıyla, memleketin kamu işleri yönetimine katılmak hakkını haizdir.

That island was governed by France at one time. - O ada bir zamanlar Fransa tarafından yönetildi.

yönet
{f} managing

How are other people managing? - Diğer insanlar nasıl yönetiyor?

How are you managing it? - Onu nasıl yönetiyorsun?

yönet
regiment
yönet
direct

Everyone has the right to take part in the government of his country, directly or through freely chosen representatives. - Her şahıs, doğrudan doğruya veya serbestçe seçilmiş temsilciler vasıtasıyla, memleketin kamu işleri yönetimine katılmak hakkını haizdir.

The directors were reluctant to undertake so risky a venture. - Yönetim kurulu üyeleri çok riskli bir girişimi üstlenmeye isteksiz.

yönet
captain
yönet
directed

Most movies are written and directed by men. - Birçok film erkekler tarafından yazılıp yönetilir.

The boss directed his men to finish it quickly. - Patron onu çabuk bitirmeleri için adamlarını yönetti.

yöneterek
Избранное