I don't want to humiliate Tom.
- Tom'u küçük düşürmek istemiyorum.
We don't want to humiliate them.
- Biz onları küçük düşürmek istemiyoruz.
He is sailing a little boat on the water.
- O suda küçük bir bot ile denize açılıyor.
My little brother is watching television.
- Küçük erkek kardeşim televizyon izliyor.
Image Viewer is an image viewing software. This software is a very small program. This software has basic functions only. This is translatable by Tatoeba Project users.
- Image Viewer bir resim görüntüleme yazılımıdır. Bu yazılım çok küçük bir programdır. Bu yazılımda sadece basit fonksiyonlar var. Bu, Tatoeba Project kullanıcıları tarafından çevrilebilir.
My room is very small.
- Benim odam çok küçük.
My wife's hands are slightly smaller than the shop assistant's.
- Eşimin elleri tezgahtarınkinden biraz daha küçük.
I get depressed by the slightest things.
- En küçük şeylerden depresyona girerim.
That kid is a little demon.
- Bu çocuk küçük bir şeytan.
I have three young kids.
- Üç küçük çocuğum var.
My DVD collection is absolutely miniscule.
- Benim DVD koleksiyonum kesinlikle küçük.
The war ended with a humiliating defeat for Britain.
- Savaş İngiltere için küçük düşürücü bir yenilgi ile sona erdi.
You can't imagine how humiliating this is.
- Bunun ne kadar küçük düşürücü olduğunu hayal bile edemezsin.
According to the CRC, all people under 18 are considered to be children.
- ÇHS'ye göre, 18 yaşından küçük tüm insanlar çocuk olarak kabul edilir.
The profane language used on network television makes many parents with young children not want to subscribe to cable.
- Ağ televizyonda kullanılan saygısız dil küçük çocuklu ebeveynlerin kabloluya abone olmayı istememelerine sebep oluyor.
The little baby was born yesterday.
- Küçük bebek dün doğdu.
Mary's baby is less than a month old.
- Mary'nin bebeği bir aydan daha küçük.
The boy gathered a handful of peanuts and put them in a small box.
- Oğlan bir avuç yer fıstığı topladı ve onları küçük bir kutuya koydu.
Lucy's mother told her to take care of her younger sister.
- Lucy'nin annesi, ona küçük kız kardeşine bakmasını söyledi.
My younger brother is watching TV.
- Küçük erkek kardeşim TV izliyor.
Slanderous, defamatory, obscene, indecent, lewd, pornographic, violent, abusive, insulting, threatening and harassing comments are not tolerated.
- İftira niteliğinde, küçük düşürücü, müstehcen, uygunsuz, iffetsiz, pornografik, şiddet, suistimal, hakaret, tehdit ve taciz yorumlarına katlanılmaz.
Tom wanted me to buy him a pony.
- Tom ona küçük at almamı istedi.
My youngest sister has piano lessons twice weekly.
- Küçük kız kardeşimin haftada iki kez piyano dersleri var.
A woman friend of ours took a trip to a small town last week.
- Bizim bir bayan arkadaşımız, geçen hafta küçük bir kasabaya bir seyahat yaptı.
Our world is only a tiny part of the universe.
- Dünyamız evrenin sadece küçük bir parçasıdır.
There's just one tiny problem.
- Sadece küçük bir sorun var.
Moncalvo is the smallest Italian city.
- Moncalvo çok küçük bir İtalyan şehridir.